Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mavitrk

Mavitrk
@Maviitrk
Tarihi bilen,kökünü bilen insan daima ayakta durur,şahsiyetini korur.
Tarih Öğretmeni
Lisans
İstanbul
Bursa, 22 Mayıs
56 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Gelişmek, bir kitaba sığdırılmış sloganları ezberlemekle olmaz; Hayatın duvarlarına çarpa çarpa, yaşayarak, tecrübe ederek, yaşadıklarından öğrenerek gerçekleşir... ''..Kendi Önünüzden Çekilin...''
Reklam
Dünya’ya kalbiyle sokulanlar çabuk yaralanır; kalp hassastır, hile bilmez. 
İyi geceler gönül dostlarım..
Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İyi geceler gönül dostlarım..
Bu adam kitapların uçlarına Çizilmiş itilmiş resim Korkmadan yaşar tebessüm gösterir Ağır başıyla nöbet alır Dağdan kaçar şehri çevirir Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına Erkenden aşındırır aşkını Anlamaz bir kadının Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara Severek tebessüm attığını Ağır başıyla kopar dağdan Nöbet alır şehri devirir. youtu.be/VDk7JKJSh54
Hani bazı çocuklar ısrarla bir fena hareketi yapmadıklarını iddia ederler. Hakikatten de yapmamışlardır. Ama yapmış gibi bir halleri de vardır. Yapmamamış insanların tabiiliğini bir türlü alamazlar. İşte ben o çocuklardan biri gibiydim.
Reklam
Bu şehir laubaliliğin, kötülüğün, ikiyüzlülüğün kaynaştığı bir şehir. İyi insanları yok mu? Dolu. Ama nasıl çekilmişler, nasıl ürkmüşler, nasıl kapanmışlar bir yere? Neredeler? Bu şehirde düşünülemez. Düşünmek iyi değil, sıhhate muzurdur. 
Yolda bir cigara yakmak canınız istese, kibritiniz de olmasa, gidip de kimden yakarsınız? Bir yol sormanız lazım gelse, kime sorarsanızı? Bir kalabalığın toplandığı yerde, ne oldu acaba, diye kime dersiniz? Ben öyle adamlardan biriyim. Daha çok kendisinden cigara yakılabilen, yol sorulabilenlerden olduğum için hayatımdan memnun olduğum da olur, olmadığım da.
Acaba okulların ve – hazır yeri gelmişken de – üniversitelerin müfredatları, ne zamana dek öğrencilerin uzun mahpusluk saatlerini doldurmak için basit bir dolgu maddesi gibi kullanılacak? Kapana kıstırılmış olan hayatlar canlılıklarını kaybetmeden ve isyan ettirilmeden güvenli bir şekilde özgürlüklerine kavuşturulamaz mı?
‘’….İlkokulda kendini geliştirmenin sayısız yolu ve kaliteli bir hayatın yüzlerce çeşidi olmasına rağmen, okuldaki en temel öğe ‘’Yapma!’’ sözcüğüyle kendini belli eden sınırlandırmalardır: Koşma, konuşma, ağaçlara tırmanma, sert oynama, elini kaldırmadan konuşma, kıpırdanıp durma, yerinden kalkma, pencereye bakma, ayakkabılarını çıkarma, sınıfta bir şeyler yiyip içme, gülme, geç kalma, hızlı okuma, yoldan çıkma, ‘’Sıkıldım’’ deme, büyük çocukların arasına karışma, şikayet etme, sınıfa oyuncak getirme vs. Bunların yanı sıra bir de ima edilen ‘’Yapma!’’ emirleri vardır: Kendi düşüncelerini üretme, kendi başına bir işe girişme, bağımsız olma, kendi tercihlerini yapma, öğreneceğin konularla ilgili kendi sorumluluğunu üstlenme….’’
Eğer okulda eğitim adına bir şeyler gerçekleşiyorsa bu, okul sayesinde değil, okula rağmen meydana gelir. Okulun gerçek meselesi öğrenmek değil, başarıdır. Okulda dikkatler hiçbir zaman düşünme ya da performans kalitesine yönelmiş değildir; dikkatler tamamen farklı bir şeye, başaranların attıkları şeref turuna yetişmeye yönelmiştir…
Reklam
...Karmaşık bir toplumda esnek bir yapıya sahip olan insanlar adaptasyon yetenekleri sayesinde en güzel şekilde yaşayabilirler ama okul dediğimiz kurumsal yapı, acınası kural takipçilerini, katı tutumlu insanları ödüllendirir. 
Gerçekten eğitilmiş erkek ve kadınlardan oluşan  bir insan grubunu nasıl idare edeceğimizi henüz belirleyemediğimiz için dehayı bastırıyoruz.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?  Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?  Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?  Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;  Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;  Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!  Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;  Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;  Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Gönlüm dolu ah u zar kaldı… Bir gönülün ah u zar ile dolmasının ne demek olduğunu gönlü rahat olanlar anlayamazdı.
İnsanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra, denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı...
42 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.