"İsterse kimse kavrayamasın, ben gene kalabalığın boş fikirlerine uyarak onların alkışlarını toplamaktansa, tabiat anlayışıma dayanarak, bütün insanlar için faydalı gördüğüm şeyleri açıkça söylemeyi üstün görürüm."
Kendimizi, insanların, sadece ahlâk veya irade gücü veya ikisinin birleşiminin derecelerine göre farklılık gösterdiğine ikna ederiz. Fakat dürtüler gerçektir ve her birey için alabildiğine farklılık gösterir.
Dört milyar insan Tanrıya inandığını söylüyor fakat çok azı gerçekten inanıyor. İnsanlar Tanrıya inansalardı, hayatlarının her dakikasını bu inancın izinde yaşarlardı. Zenginler servetlerini ihtiyacı olanlara veririlerdi. Herkes, doğru dinin hangis olduğunu belirlemek için zıvanadan çıkardı. Hiç kimse yanlış dini seçmiş olabileceği ve sonsuz lanetlenme , kötü reenkarnasyon ya da tasavvur edilemeyen başka sonuçları seçmiş olabileceği düşüncesiyle rahat yaşayamazdı. İnsanlar hayatlarını , başkalarını da kendi dinlerine geçirmeye adarlardı.