Sen geliyorsun içimin dağınıklığı toplanıyor. Baş köşede beş yüz yıl var gibisin. Ellerim seni biliyor. Yüzüm sana tapınak. Sen varsın, evim ömrüm sen kokuyor. Bütün kötüler şehri terkediyor ve hiçbir kötülük barınmıyor yurdumda. Sen geliyorsun mahallemde çocuklar koşturuyor. En güzel şarkıları dinliyorum seninle konuşurken. Beş yüz yıldır seviyormuş seni kalbim. İçimdeki eşyalar yer değiştiriyor. Sen geliyorsun her şeyi unutuyor aklım. Aklım güzelliğini almıyor. Senin adın ağızımdan çıkarken, dünyanın en güzel kirpikleri yan yana diziliyor. Sanki denize bakar gibi gülümseyişin takılıyor ellerime. Sen geliyorsun, ben kalmıyorum kendimde.
Yüzümü avuçlarına aldığında, ellerin annem oluyor.
Bu nasıl bir kusursuzluk biliyorsun değil mi sevdiğim?
"mümkün mü can kardeşim mümkün mü içlenmemek
dertlerimiz varken tarife sığmaz
saadetten nasipsiz insanlar yaşarken mümkün mü 'yarin serv-endamına' şiir söylemek elden"
"Diego, senden neden vazgeçtim?
Zor günümde yanımda olmadığın için vazgeçtim.
Canın sıkkın olduğunda benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini bana açıkça söylemediğini anladığım için vazgeçtim.
Bana yalan söylediğin için vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu anladığım için vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gidemeyeceğini anladığım için vazgeçtim.
Düşüncelerime ve bana değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek o yakıcı sevgiyi bana vermediğin için vazgeçtim.
Sadece kendini, mutluluğunu ve geleceğini düşünüp beni hiçleştirdiğin için vazgeçtim.
Resimlerimde kendimi artık mutlu çizemediğim ve buna tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Egoist olduğun için vazgeçtim.
Ama tüm bunları düşündüğüm zaman senin benden zaten vazgeçmiş olduğunu anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim."
Gözlerinle dilin arasında gerili uçurumu seviyorum
Kekeme özgürlüğünü seviyorum
Susuşundaki hıncı seviyorum
Kalbinde ürperen kışı seviyorum
Ellerindeki bilge zamanı
Denizi yağmurdan korumaya çalışan
Çocukluğunu seviyorum
Alnın masamızda dört mevsime ufuk
Dudaklarında titreyen zamanı seviyorum
Yürüyorsun ya
Kalabalık dönüp bir daha bakıyor