İnsanlar aşkı evlenmenin bir alfabesi veya bir salona girerken eğilip selam vermek gibi bir nezaket kuralı olarak çabucak öğreniyor ve daha önemli işlere geçiveriyorlardı.
"Gerçek aşk hangisi?" diye sorduğu zaman hafızasında ve çevresinde bir kadına basit, dürüst, derin ve sarsılmaz bağlarla bağlanmış insanlar arıyor, bulamıyordu.
Aşk, dostluk kadar ince eleyip sık dokumaz. Çok zaman gözü kördür. İnsana değerleri için âşık olunmaz... Fakat âşık olmak için de bir şey, belki çok az bir şey, anlatılmayan, adı olmayan bir şey gerekir...