Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

M

M
@Melahatck
Sıkı Okur
Ara sıra mahşer, ara sıra yaşama hırsı
Ama yalnız zaman değil bulamadığım. Yalnız kaldığım anlarda bile, düşüncelerimin durulmasını sağlayacak olan şu içe kapanışa da erişemiyorum artık.
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bende artık başka bir şey düşünmeme elvermeyecek türden bir anı bırakan şeyin sözünü bile etmemem kötü bir şeydi kuşkusuz.
Sayfa 25 - Can YayınlarıKitabı okuyor
“Kendim başarıya ulaşmak istediğimden değil,” dedi sevimli bir gülümsemeyle, “savunduğum düşünceleri başarıya ulaşmak istiyorum.”
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kopuşlar acı veriyorsa bağlar hakiki demektir. Sadece hakikatler acı verir. Hakiki olan her șey acı vericidir. Palyatif toplum hakikati olmayan bir toplumdur, aynının cehennemidir. "Hayat düzenlerinin örgüsü" ancak "acıların Ariadne yumağı"nda kendini açığa vurur.
... Ama şiddet sadece başkalarından kaynaklanan bir şey değildir. Aşırı performans, aşırı iletişim ya da aşırı uyarı şeklinde kendini gösteren aşırı olumluluk da şiddettir.
Reklam
Temel güçlerin yapay olarak dizginlenmesi kaba temasları, keskin gölgeleri engelleyebilir ama acının mekânı doldurmaya başlayan yumuşak ışığını durduramaz. Ana akımdan korunan kap damla damla dolmaya başlar. Can sıkıntısı acının zaman içerisinde çözülüşünden başka bir şey değildir yani.
"Acıda bulabildiği gülünecek şey oranında derindir insan. Daha önce insani acının derinliklerinde gömülü olmayan biri yüreğinin derinlerinden gülemez." Aldo Palazzeschi
Gelecek bilim insanları buna Pollyanna Sendromu diyecekler ve bu tahmini biraz daha ileri götürecek olursam, diyebilirim ki, benimki tarihteki en uzun, gökkuşağının peşine düşme vakası olacak.
İsteklerimiz gerçekten de kendi isteklerimiz mi; yoksa etrafımızdaki biçimlerin isteklerini mi içselleştirmiş haldeyiz? Düşüncelerimiz gerçekten de kendimizin mi; yoksa büyük akışın düşüncelerini mi düşünüyoruz? Büyük akışın hareketini mi hareket ediyoruz? Peki nerede o büyük akış? Üzerimize giydiğimiz cekette, önümüze konan yemekte, çorabın dikişleri içeride olduğu halde onu düzünden giymekte, elbisenin dikişleri içeride olduğu halde onu düzünden giymekte, kız çocuklarının kulağını deldirmekte, çorbanın yemeğin kendisi değil de ana yemeğe geçmeden önce bir başlangıç olduğuna inanmakta, evet, bir tabak çorbayla doyulamayacağına inanmakta. Etrafımızdaki biçimlerin her birinde o büyük akış. O biçimleri farkında olmadan tekrar ettirdiğimiz sürece, akış bizim içimizde değil biz o akışın içindeyiz. Bilinçli değilsek, biz onun bir parçası haline geliyoruz, onun çarkını döndürüyoruz varoluşumuzla; o ise bizim bir parçamız olmuyor. Bizi tanımlayan şey oluyor, biz kendi adımızı söylediğimizi sanırken.
Sayfa 239Kitabı okudu
Değişim, kişi olmadığı bir şey olmaya çalıştığında değil, zaten olduğu bir şeye dönüştüğünde yaşanır. Arnold Beisser
Reklam
Ben, sadece kendimiz olabilirsek sevebileceğimize inanıyorum. Kaçmadan, maskelerin, başka yüzlerin ardına saklanmadan. Gerçek sevgiye ancak bizim için ulaşılabilir olan bilgiye (tıpkı Havva ve Adem için bilgi ağacı gibi) sırt çevirmeyip, ondan kaçmak yerine elmayı yiyecek cesareti göstererek ulaşabiliriz.
Ben itaati ve bilgisizliği mutluluğun koşulu sayan bir cennetin eksikliğini hiç çekmedim. Benim için itaatkar olmak anlamına gelmeyen sevginin gücüne inanıyorum ben. Bu, insanın kendisine, kendi geçmişine ve kendi duygularına olan sadakatiyle ilgili bir durum. Bilgiye duyulan özlem de buna dahil.
Ancak bu anılarım bir gün, muhtemelen uzak ve uzun bir yolu aşıp beni yeniden ziyaret edecek. Ve yüreğimi tuhaf bir güçle sarsacak. Ormandaki ağaçların yapraklarını döküp fırıl fırıl döndüren, tüm ovayı kaplayan pampas otlarını dümdüz eden, evlerin kapılarına şiddetle çarpan, güz sonu gecesinde esen rüzgar gibi.
... Gerçekten çok büyük, (duygusal anlamda) astronomik sayıda denebilecek yenilgilerine şahit olmuştum. Diğer bir deyişle bu, "Bugün de kaybettik" dediğimiz bir dünyanın varlığına gitgide alışmaya benziyordu. Bir dalgıcın zaman harcayarak bedenini su basıncına alıştırması gibi bir şey. Evet, yaşamda zaferden çok yenilgi vardır. Ve gerçek yaşam bilgeliği de, "Onu nasıl yenebilirim?"den ziyade "Acaba nasıl iyi bir şekilde yenilebilirim?" denilen yerden gelişir.
Eğer şanslıysak bazı sözcükler bizimle birlikte kalır. Gece yarısı bir tepenin üzerine tırmanırlar, bedenlerinin şekline göre kazılmış küçük deliklere girer, kendilerini gizler, zaman rüzgârının esip geçmesini beklerler.
1.378 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.