Kraliyet Mürebbiyesi Sunday Times'ın çok satan yazarı Wendy Holden, dünyanın en ikonik figürlerinden biri olan Kraliçe II. Elizabeth'in bilinmeyen çocukluk yıllarına hayat vererek İngiltere kraliçesini bugün bildiğimiz hükümdara dönüştüren ve az bilinen mürebbiyeyi ortaya koyuyor.
Kraliyet
Kraliyet Mürebbiyesi Sunday Times'ın çok satan yazarı Wendy Holden, dünyanın en ikonik figürlerinden biri olan Kraliçe II. Elizabeth'in bilinmeyen çocukluk yıllarına hayat vererek İngiltere kraliçesini bugün bildiğimiz hükümdara dönüştüren ve az bilinen mürebbiyeyi ortaya koyuyor.
Kraliyet
İpek Yolu
Doğunun derinliklerinden batının içlerine kadar uzanan, önce Mısırlıların daha sonraları da Romalıların kullandığı İpekyolu Çin’in ipek ve baharatının Batılılar tarafından tanınmasını sağlamıştır.
Yazar pek çok araştırmalara, belgesellere, filmlere, müzikallere, oyunlara, gösteri ve festivallere konu olan İpek Yolu’nu seyahat güzergahında yer alan sekiz arkeolojik kazıyı inceleyerek Çangan’dan Semerkand’a kadar uzanan bölgede tüccarların, hacıların, gezginlerin ve kozmopolit toplulukların izini sürüyor.
Doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur olan İpek Yolu’nun izlerini yaşadığım şehirde Gaziantep ‘te de görmek mümkün. (bkz. Görsel II,III)
Asıl adı Masanori Takahashi olan Japon müzisyen #kitaro ‘nun meşhur “İpek Yolu” eserini bilmeyenimiz yoktur. Türk Kanun sanatçısı “Göksel Baktagir”in
“Doğu Rüzgârı” isimli çalışması da bu müthiş tarihi ve kültürel zenginliğin müzikal izdüşümleridir.
Ortaçağ Çin keşişlerinin günlüklerinden, hukuki belgelerden,mektuplardan,yasal ve dini dokümanlardan oluşan bu zengin arşivi #okuyunuz.
Kadın Ludwig Horace Holly Cambridge’deki odasında matematiksel işlemler üzerine uğraştığı bir gün kapısı canhıraş bir şekilde çalınır. Otuzlu yaşlarında, güzelliğinin kalıntılarını hâlâ taşımakta olan dostu Vincey, elinde taşıdığı devasa bir demir kutuyla ölümün kıyısında olduğunu ve beş yaşındaki oğlunu
Çin Masalları Asya'nın güneydoğusunda yer alan ve birçok kavmin kaynaşarak meydana getirdiği köklü bir medeniyet olan Çin medeniyeti insanlığın İlk Çağ'ının ön önemli uygarlıklarından biridir.
Çin masalları da bu zengin kültürün kökeninde yer alan halk masallarından oluşur.
Dilimize #kâmuranşipal tarafından kazandırılan ve 39 masaldan oluşan bu güzel nefes alma durağını gönül rahatlığıyla okuma listelerinize ekleyebilirsiniz.
Çin Masalları Asya'nın güneydoğusunda yer alan ve birçok kavmin kaynaşarak meydana getirdiği köklü bir medeniyet olan Çin medeniyeti insanlığın İlk Çağ'ının ön önemli uygarlıklarından biridir.
Çin masalları da bu zengin kültürün kökeninde yer alan halk masallarından oluşur.
Dilimize #kâmuranşipal tarafından kazandırılan ve 39 masaldan oluşan bu güzel nefes alma durağını gönül rahatlığıyla okuma listelerinize ekleyebilirsiniz.
Cehennem Atlası Cehennemden gelen eserlerin yerini gösteren sıradışı bir atlas, leşçil melekler, canavarlarla alışverişe girişen efsuncular, bir hortlağın misafiri olan çocuklar, lanetli bir panayır, yamyam rahibin kızına âşık olan genç bir satanist, cehennemin sınırında gezinen haritacılar…
🔥İçerisinde Babak Anvari tarafından Wounds adı ile Netflix’e uyarlanan “The Visible Filth” öyküsünü de barındıran altı öyküden oluşan eser #karanlıkkitaplıkserisi ‘nin 42. kitabı
🚪Çağdaş korku edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan yazarın dördü kısa ikisi uzun öyküsünden oluşan kitabı gerçekten karanlık bir evrenin kapısını aralıyor.
Okurunu başka dünyaların okült yüzüyle buluşturan yazarın üslubu Milton ve Dante’nin cehennemlerini anıştırıyor.
Hatta diyebilirim ki alegori ve atıflarla bezenmiş adeta başka bir Cehennem miti…
Cehennem Atlası Cehennemden gelen eserlerin yerini gösteren sıradışı bir atlas, leşçil melekler, canavarlarla alışverişe girişen efsuncular, bir hortlağın misafiri olan çocuklar, lanetli bir panayır, yamyam rahibin kızına âşık olan genç bir satanist, cehennemin sınırında gezinen haritacılar…
🔥İçerisinde Babak Anvari tarafından Wounds adı ile Netflix’e uyarlanan “The Visible Filth” öyküsünü de barındıran altı öyküden oluşan eser #karanlıkkitaplıkserisi ‘nin 42. kitabı
🚪Çağdaş korku edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan yazarın dördü kısa ikisi uzun öyküsünden oluşan kitabı gerçekten karanlık bir evrenin kapısını aralıyor.
Okurunu başka dünyaların okült yüzüyle buluşturan yazarın üslubu Milton ve Dante’nin cehennemlerini anıştırıyor.
Hatta diyebilirim ki alegori ve atıflarla bezenmiş adeta başka bir Cehennem miti…
2022 Sıfırdan 2022 yılında gökyüzü dünyaya yeni bir sayfa açtıracak. Geçtiğimiz yıl İlklere olan şahitliğimiz “sıfırdan” başlayacağımız 2022 yılına ilham verecek. Tüm burçlar alışık olmadığımız bir yıla açılan kapının eşiğinde, hayata karşı tüm avantajlarını ve kozlarını kullanmak isteyecek. Zira ilhamı yenilikten alan “kova çağı” gelenekseli düstur edinmiş kişi ve kurumlarla olan mücadelesini sertleştirecek. Kazananın kim olacağı aslında o kadar da belirsiz değil,” diyor @twitburcc
Cevaplar gezegenlerin yapacağı Retro ve kavuşumlar ile #2022sıfırdan kitabında öngörülüyor.
İlk sayfadan son sayfaya kadar yolculuğa çıkanlar için kırılgan tarihlere göre haritaları açılan burçlarımızın birbiriyle olan iletişimini, Türkiye ve Dünya Gündem’ni ay ay inceleyen Zeynep Turan “Var olmak” eşiğinde olan mavi gezegenimizde insana dair tüm etik değerlerin sorgulandığı ve resmiyet kazanan kararların geçerliliğinin tartışılacağını ifade ediyor.
2022 Başak Burçlarının kazandığı bir yıl olacakmış ♍️
2022 Sıfırdan 2022 yılında gökyüzü dünyaya yeni bir sayfa açtıracak. Geçtiğimiz yıl İlklere olan şahitliğimiz “sıfırdan” başlayacağımız 2022 yılına ilham verecek. Tüm burçlar alışık olmadığımız bir yıla açılan kapının eşiğinde, hayata karşı tüm avantajlarını ve kozlarını kullanmak isteyecek. Zira ilhamı yenilikten alan “kova çağı” gelenekseli düstur edinmiş kişi ve kurumlarla olan mücadelesini sertleştirecek. Kazananın kim olacağı aslında o kadar da belirsiz değil,” diyor @twitburcc
Cevaplar gezegenlerin yapacağı Retro ve kavuşumlar ile #2022sıfırdan kitabında öngörülüyor.
İlk sayfadan son sayfaya kadar yolculuğa çıkanlar için kırılgan tarihlere göre haritaları açılan burçlarımızın birbiriyle olan iletişimini, Türkiye ve Dünya Gündem’ni ay ay inceleyen Zeynep Turan “Var olmak” eşiğinde olan mavi gezegenimizde insana dair tüm etik değerlerin sorgulandığı ve resmiyet kazanan kararların geçerliliğinin tartışılacağını ifade ediyor.
2022 Başak Burçlarının kazandığı bir yıl olacakmış ♍️
Yük Albinolar…
Beyaz melekler…
Onların hikayeleri derin, yüzlerinin ardında beyaz düşler saklı.
“ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın” mantığıyla bir arpa boyu yol alamadığımızın adeta resmini çizmiş yazar.
Farklılıklarımızı toplumsal zenginliklerimiz kabul etmediğimiz için ötekileştiri(li)yoruz.
“Farklı doğmak“ kişinin elinde değildir ki…
Hem “Farklı olmak” dediğin nedir ki tüm evren farklılıkların bileşkesi iken…
Üstelik ruhun siyahsa ne çare, renkler solar üzerinde…
Geçmişin yükü ile geleceğin ağırlığı arasında sıkışıp kalan insan yaşamının kendi sınırlarıyla muhasebesini sorgulay(t)an yazar; kaderin boyunduruğunu kırmaya, hayata bir “yük”olarak değil, yeni güzergâhlara gebe bir yolculuk olarak bakmaya davet ediyor.
Nihayetinde hiçbirimiz Tartaros’un cehennemine tıkılarak tüm dünyanın yükünü sırtlamak zorunda bırakılan “Atlas” değiliz, öyle değil mi?
Arkadaşıma Veda Bir insanın ömrünü, bir halkın kurtuluş destanını bir mektuba sığdırabildim mi bilemiyorum ama artık son noktayı koymanın zamanı geldi.”
“Sevgili Muzafferim,
İşte biz bir ömür paşam ile bunları yaşadık o ne yaparsa yapsın ben hep yanında oldum, hep onu izledim. Şimdi de izlemeliyim çünkü başka bir yaşam şekli bilmiyorum. Belki şimdi verdiğim zor kararın nedenini daha iyi anlıyorsundur, belki de beni anlaman için biraz daha büyümelisin.Senden tek isteğim ailemize iyi bakman ve çalışkan bir adam olup ülkene hizmet etmendir.
Elveda Muzafferim
Sevgilerimle
Baban Salih Bozok “
Can dostu, silah arkadaşı, sadık yaveri Salih Bozok‘un gözünden Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan kitap
#ergüngübdüz’ün çizimleriyle yüreği vatan sevgisiyle dolu iki arkadaşın hayallerini ve gerçekleşme hikayesidir. kalbiniz burkularak okuyacaksınız.
“Gerçek bir dosta sahipsen dünyanın geri kalanına ihtiyacın yoktur,” sözünü doğrularcasına, dostluğa adanmış bir ömürün hikayesini kalbiniz burkularak okuyacaksınız.
Bitir “Başlamakla ilgili bir sorunum yok, milyonlarca şeye başladım ama hiçbirini bitiremedim. Neden bitiremiyorum?” diyenlerden misiniz?
O halde bu kitap tam size göre.
Durun! Hemen kendinizi yargılamayın
Bunun ardındaki en temel neden ihmalkarlık ya da tembellik değil çoğu zaman mükemmeliyetçiliktir.
Hepimiz kendimizin en acımasız eleştirmeniyiz. Mükemmel olmayacağını düşünüyorsak obsesyonlarımıza kulak verip hiç yapmamayı tercih ediyoruz.
Bu nedenle iyi bir başlangıç yapmış olsak bile sonuçların istediğimiz gibi olmayacağını düşünmeye başladığımız anda daha fazla ilerlemekten vazgeçiyoruz.
Bilinenin tersine, “başlamak bitirmenin yarısı değildir.”
Tamamlanmamış bir şeye başlamanın kime ne faydası var, öyle değil mi ?
Ya kronik bir başlayıcı olarak kalacağız ya da tutarlı bir sonlandırıcı olacağız …
Bu tamamen bizim elimizde !
On Bin Kapı Sizi kitaplar içinde kitaplar, dünyalar içinde dünyalar, gizemler içinde gizemler arasında bir yolculuğa davet ediyorum.
Başka dünyaların kokusunu taşıyan, gizli kapıların, aşkın, maceranın ve tehlikenin hikayesini anlatan bir kitaba...
Geçen yüzyılın başında New England'da babası ile bir koleksiyonerin malikanesinde yaşayan, ayrıcalık açısından zengin ama aidiyetten yoksun olan January Scaller'ın hikayesine.
Derisinin rengi sebebiyle ötekileştirilen genç bir kızın kendini anlama ve büyüme yolculuğuna.
Babası, Cornelius Locke ve koleksiyoner arkadaşları için arkeoloji kaşifliği yaparak uzun seyahatlere çıkan January, Locke malikanesindeki katı kurallara tabii tutularak sıkı bir kontrol içinde büyümektedir.
Her şey yedi yaşındayken Locke ile birlikte çıktığı bir iş gezisinde farklı bir dünyaya açılan kapıyı keşfiyle başlar.
Fakat tekrar ziyaretinde bulduğu o “mavi kapı”nın yakılıp yıkıldığını görür. Kim ve neden böyle bir şeyi yapmıştır, anlamlandıramaz. Bu kapıların nasıl başka bir dünyaya açıldığını da…
Ta ki 17 yaşındayken malikanede özel koleksiyonların tutulduğu odada, “On Bin Kapı” isimli kitabı buluna dek…
🧚♀️İç içe geçmiş iki hikaye…
January ile Yule Ian ve Adelaide hikayesi ...
Üstelik kendi hikayesiyle paralellikler gösteren biçimde.
Dünyaları birbirine bağlayan kapılar, bambaşka kültürleri olan diyarlar, irade gücü ile sözcükleri gerçeğe dönüştüren insanlarla nasıl bittiğini bilseniz bile yeniden okumak isteyeceğiniz bu büyülü evrenin kapısını siz de aralayın.
Son İnsan Mary Shelley deyince aklımıza ilk “Frankenstein” gelir. Oysa gotik edebiyata özgü bilimkurgunun alt türü olan “apokaliptik roman”ın ilk modern örneği “Son İnsan” çok daha ayrıcalıklı bir yerdedir.
Vahiy ya da gelecekle ilgili sırların aydınlığa kavuşturulması anlamındaki “apokalips” sözcüğünden türeyen apokaliptik kurgu, salgın hastalık, nükleer savaş, sibernetik ayaklanma, doğaüstü olaylar, ekolojik felaketler ya da başka afetler yüzünden uygarlığın sonunun gelmesini irdeler.
#nietchze ‘nin #böylebuyurduzerdüşt yapıtında da yer bulan “son insan” yaşamaktan bıkmış, risk almayan, yalnızca huzur ve güvenliğini düşünen kişi olarak tanımlanmıştır.
Umutsuzluğun derinliklerinden doğarak insanlığın yok oluşunu ele alan bu ilk büyük roman, bir salgın sonrasında sağ kalan kahramanı konu ederek şu soruyu sorar: “Yaşamaya neden devam etmeliyim?
“Seçkinler” diye tanımladığı çevresini kaybetmekten duyduğu acıyı dillendiren Shelley, psikolojik otoportresi olan romanın anlatıcısı Lionel Verney aracılığıyla hayatın anlamını sorgular. Aradığı cevabı insanlar tarafından inşa edilen dünyada değil doğanın kendi senfonisinde bulan kahraman hayatta kaldığı gibi güzelliğe duyduğu inancı da tazelenir.
Shelley günlüğünde Son İnsan hakkında :
“Alter ego’m, ikinci benliğim, yoldaşlarımın benden önce ölmesiyle sevgili bir gruptan geri kalan yadigâr” olarak söz eder.
Göçebeler Diyarı Göçebelik, bir topluluğun, bir toplumsal kümenin yaşamlarını ve soylarını sürdürebilmek için belirsiz süreli aralıklarla yer değiştirme geleneği ya da alışkanlığıdır.
Fakat şimdi üçüncü bin yılda yeni bir tür gezgin kabile beliriyor. Göçebe olmayı hiç hayal etmemiş insanlar yollara düşüyor.
Adsız Roman 1864 Yaşanmış olaylar ile kurgunun iç içe geçtiği, Kuzey Kafkasya’dan Osmanlı’ya sürgün edilen Çerkezlerin göç öncesi ve sonrası yaşadıkları yine titiz bir araştırmanın ürünü olarak okuruyla buluşuyor.
Köyleri Ruslar tarafından yakılıp yıkılan, sahillerde haftalarca teknelere binmeyi bekleyen halk açlıkla, yoklukla, hastalıkla mücadele etmiş ve binlercesi de Karadenizin hoyrat dalgaları arasında sonsuzluğa gömülmüştür.
Anneannesi tarafından kaleme alınmış “Adsız Roman” satmak istediği küpün içinde bulan torun Neri ve Aras’ın sıradışı öyküsünü, 1864’te Janset, Jankat ve Elbruz üçgeninde yaşanmış öyküyle paralel işleyen Sevgili Soykan geçmişe ışık tutarken bizleri de bu elim vakaya şahit ediyor.
Emily Tırmanıyor Emily'nin hem kendi iç dünyasında hem de yaşamdaki yolculuğu, serinin ikinci kitabı “Emily Tırmanıyor” ile devam ediyor.
Artık genç bir kız olan Emily kafasında esen kavak yellerine ve günlerin karmaşasına o eşsiz hayal dünyasıyla sevgi yüklü kalbine sığınarak ve güçlü kişiliğine tutunarak dayanır.
Güvenli limanı olarak gördüğü Yeni Ay’dan zaman zaman demir almak zorunda kalsa ve aşina olduğu çevresi değişerek farklı karakter ve olaylarla rastlaşsa da tamamen kendine özgü tutum ve tavırlarıyla her türlü zorluğa göğüs geren Emily’nin pozitif bakışı ile hiçbir şeyin çözümsüz ol(a)mayacağına kanaat getiririz.
Yazmak ✍️ hayata karşı direnişin en nahif hali…
Hayattaki amacı “yazmak” üzere dünyaya gözlerini açan insanların olduğunda hem fikirsek, bir kitap karakteri olsa dahi Emily bu tanımın vücut bulduğu bir karakter. O, yazmak için dünyaya gelmiş.
Emily yaşam şekline dönüştürdüğü
“-e rağmen” (menfi her maddeyi yazmak mümkün) yazma tutkusuyla ruhen ve bedenen büyürken yazdıkları da aynı minvalde gelişerek olgunlaşır.
Hayatın zorlu yolculuğunda Emily’i okumak kızgın çöllerden serin sulara dalmak gibi…
💁🏼♀️Gelin, Emily'nin hayat felsefesini bugün ve sonraki günlerde kendimize ve çevremize hatırlatalım!
“Başka insanları mutlu etmek için yaşamanın hiçbir anlamı yok. Yapılmaya değer tek şey, istediğin gibi yaşamak. Her şeye rağmen ben kendime inanıyorum.”
Şener Büyüktürk’ün Sergüzeşti Okurunu 1950’lerin İstanbul’unu, yasak bir ilişki dekorundan münezzeh, dönemin toplumsal olaylarına tanıklık etmeye ve nitelikli bir edebiyat okumasına davet ediyor.
Romanın ana karakteri Yusuf Kâmil Şener, Divan edebiyatı uzmanı bir Türkolog ve akademisyendir. Şener Büyüktürk ise onun mahlasıdır ve ilk defa romanı “Ayşe ile Mihail” gazetede tefrika edilirken kullanır. Bu sansasyonel tarihsel roman 1680’de, İstanbul’da, zina ettiği gerekçesiyle taşlanarak öldürülen bir kadının gerçek hikâyesi üzerine kuruludur.
Şener Büyüktürk’ün Sergüzeşti Okurunu 1950’lerin İstanbul’unu, yasak bir ilişki dekorundan münezzeh, dönemin toplumsal olaylarına tanıklık etmeye ve nitelikli bir edebiyat okumasına davet ediyor.
Romanın ana karakteri Yusuf Kâmil Şener, Divan edebiyatı uzmanı bir Türkolog ve akademisyendir. Şener Büyüktürk ise onun mahlasıdır ve ilk defa romanı “Ayşe ile Mihail” gazetede tefrika edilirken kullanır. Bu sansasyonel tarihsel roman 1680’de, İstanbul’da, zina ettiği gerekçesiyle taşlanarak öldürülen bir kadının gerçek hikâyesi üzerine kuruludur.
Evli bir adam olan Yusuf romanın yazım sürecinde öğrencisi Aleko ile aşk yaşamaya başlar. Hem romanının tarihi atmosferi ve karakterleri hem de bu ilişki, memleketin dönem itibariyle yaşadıkları kadar çatışmalı ve çetrefil olacaktır.
6-7 Eylül olayları, Ermeni tehrici, Kıbrıs ve Makarios, Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanması, Divan Edebiyatı’nda eşcinsel içerik, azınlıklar sorunsalı ve ırkçılık gibi konu ve olayları başarıyla kurguya yedirmiş.
Yanısıra masalsı anlatım üslubu ve seçtiği eski lügat tabir edilen kelimelerle kitabına muazzam bir dil zenginliği katmış.
Bir avazda okuyarak çok sevdiğim bu metni kitabın içtihatlarının büyüsünü bozmadan ifade edebilecek cümleleri bulmakta zorlandığım için ancak yazabildim.
Tarihin tozlu sayfaları arasında kalmış hikâyeleri gün yüzüne çıkartacak güçlü yapıtlara, Türk edebiyat tarihini #queer süzgecinden geçirerek tüm renkleriyle anlatan metinlere ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Şefkat Korkaklara Göre Değil ~ Tibet atasözü ~
“Şevkat çiçeği,bereketli nezaket topraklarında büyüsün ve sakinliğin serin gölgesi altında
diğerlerinin sevincine ortak olmanın tatlı suyu ile sulansın.”
💫Mindfullness…
💫Sati ….
💫Farkındalık ….
En basit anlamıyla şimdiki zamanın farkında olmak demektir
Kar Deniz” romanıyla 2005 Man Booker Ödülünü kazanan John Banville zeki kurguları ve eşsiz üslubu ile Nabokov’un varisi olarak tanımlanıyor.
Yazar Benjamin Black takma adıyla pek çok polisiye roman yazmış, türün müdavimi olmadığım için bu bilgiyi hakkında okurken öğrendim. Kendi adını kullanmaya karar vererek
Kar Deniz” romanıyla 2005 Man Booker Ödülünü kazanan John Banville zeki kurguları ve eşsiz üslubu ile Nabokov’un varisi olarak tanımlanıyor.
Yazar Benjamin Black takma adıyla pek çok polisiye roman yazmış, türün müdavimi olmadığım için bu bilgiyi hakkında okurken öğrendim. Kendi adını kullanmaya karar vererek
Bir Çift İpek Çorap ve Başka Öyküler
Amerikalı yazarın dokuz kısa öyküsünden oluşan hikâyelerin neredeyse tamamı, Kanada’nın Acadia (bugünkü Nova Scotia) kırsalında ya da Acadia halklarının göç ettiği Louisiana’da geçiyor.
Öykülerin baş kahramanları “kadın”karakterler…
Kadının kendini,duygularını ve yeteneklerini keşfediş ve kabulleniş öykülerinin her biri çok güzeldi.
Şüphesiz yazarın kendi hayatının bu öyküler üzerinde etkisi vardır. Zira Chopin kadınların yönetimindeki bir evde büyümüş, bilhassa anneannesi güçlü ve bağımsız bir kadın figürü olarak yaşamında önemli bir yer almış.
Yaşadığı döneme göre kadınlık ve annelik meselelerini büyük bir açık sözlülük ile ifade eden yazar, kadının gerek kendi hayatında gerek literatürde özgürleşme hareketinin kilometre taşlarından biri olması açısından gıpta edilesi…
Bir Çift İpek Çorap ve Başka Öyküler
Amerikalı yazarın dokuz kısa öyküsünden oluşan hikâyelerin neredeyse tamamı, Kanada’nın Acadia (bugünkü Nova Scotia) kırsalında ya da Acadia halklarının göç ettiği Louisiana’da geçiyor.
Öykülerin baş kahramanları “kadın”karakterler…
Kadının kendini,duygularını ve yeteneklerini keşfediş ve kabulleniş öykülerinin her biri çok güzeldi.
Şüphesiz yazarın kendi hayatının bu öyküler üzerinde etkisi vardır. Zira Chopin kadınların yönetimindeki bir evde büyümüş, bilhassa anneannesi güçlü ve bağımsız bir kadın figürü olarak yaşamında önemli bir yer almış.
Yaşadığı döneme göre kadınlık ve annelik meselelerini büyük bir açık sözlülük ile ifade eden yazar, kadının gerek kendi hayatında gerek literatürde özgürleşme hareketinin kilometre taşlarından biri olması açısından gıpta edilesi…
Kral Salomon'un Bunalımı
L'Angoisse du roi Salamon, yazarın #emileajar imzasıyla yayımladığı dört romanının sonuncusudur.
Diğer kitaplarında da rastladığımız sinematografik anlatım ve hümanizma bu romanda da karşımıza çıkar. Bir yandan yaşadığımız dünyayı sarkastik bir dille yargılarken diğer yandan ona dört
