Meltem

Ama aşkın modası geçti artık,şairler öldürdü aşkı.Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu.
Reklam
"öldüğüm zaman ben, beni var eden nefesi geri teneffüs edeceğim. Yapmadığım şeyleri dünyaya iade edebileceğim. Olmuş olabileceğim ve olamadığım şeyleri. Yapamadığım tüm seçimleri. Kaybettiğim, harcadığım, savurduğum her şeyi. Tüm bunları dünyaya geri verebileceğim. Henüz yaşamamış olan yaşamlara. Bu bana yaşadığım hayatı,sevdiğim sevgiyi, aldığım nefesi veren dünyaya hediyem olacak. "
Sayfa 925Kitabı okudu
Evet, bu işte: Ağaçların çağrısı, onların ilgisiz ululuğundan ve onlara olan sevgimizden dolayı bize hem dünyanın yüzeyinde kaynaşan gülünç ve aşağılık parazitler olduğumuzu öğretir, hem de bizi yaşamaya layık kılar, çünkü bize hiçbir borcu olmayan bir güzelliği tanıyabiliriz.
Sayfa 150Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güçlü kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar; neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için.
Sayfa 162Kitabı okudu
"Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler. Halılar. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur. "
Reklam
Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir? Zekası, iradesi ve vicdanı gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi, çürüyerek yok mu olmaktadır? Veya zavallı, utanç verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir?
Sayfa 61
Şunu hafızana kazı evlat: Dünya dört şeyin üzerinde durur... İri eklemli dört parmağını kaldırmıştı. "Bilgelerin ilmi, yücelerin adaleti, haklıların duası ve yiğitlerin cesareti. Ama hükmetme sanatını bilen bir hükümdar olmadan..." Parmaklarını indirip yumruğunu sıkmıştı. " Bunlar hiçbir işe yaramaz. Bunu bağlı olacağın ilim haline getir."
Ah öyle korkunç sarsılmış görünme lütfen. Tanrı ciddi değildir. Aslında O'nun sevgiden başka ne olduğunu anlamak da biraz güçtür. Sevginin de mizahla ilgisi vardır, değil mi? Çünkü katlanamadığın birisini sevemezsin, değil mi? Ve birisine gülmedikten sonra da ona devamlı katlanamazsın. Doğru değil mi? Biz de kesinlikle bir şeker kasesinin içinde yuvarlanan küçük, gülünç hayvancıklarız ve Tanrı, her şeyden çok onu güldürdüğümüz için bizi seviyor olmalı.
Sayfa 172Kitabı okudu
Dini, sanat ve bilimi harmanladılar, çünkü temelde bilim asla açıklayamayacağımız bir mucizenin sorgulanmasından başka bir şey değildir, sanat ise bu mucizenin sorgulanmasıdır. Bilimin estetik ve güzel olanı ezmesine izin vermediler. Tüm bunlar basit bir düzey sorunu. Bir dünyalı düşünür ki; `Şu resimde aslında renk diye bir şey yok , gerçekten. Bir bilim adamı rengin, sadece belli bir maddedeki hücrelerin ışığı yansıtacak şekilde dizilimi olduğunu ispatlayabilir. Bu yüzden renk, aslında görüyor olduğum şeyin gerçek bir parçası değildir. ` Bir Marslı, çok daha zekice, şöyle derdi:'Bu güzel bir resim. İlham sahibi bir adamın elinden ve zihninden çıkmış. Konusunu ve rengini hayattan almış. Bu, güzel bir şey.'
Sayfa 125Kitabı okudu
Öğrendiğim telafi mekanizmalarından birisi. İnsan güçten düştükçe acıya duyarlılığı da azalıyor. Canın daha az yanıyor, çünkü can yakacak şey azalıyor. Ve zaten güçten düşmüş kişi de artık daha yavaş biçimde güçten düşüyor. Olağanüstü güçlü kimselerin basit bir rahatsızlıkta kadınlardan ve sakatlardan çok daha büyük acı çektiklerini herkes bilir. Direnç kaynakları tükendiğinde yitirecek fazla direnç kalmaz. Etin gereksiz kısmı bittiğinde geriye ipliksi, dirençli kısmı kalır. İşte benim de dönüştüğüm şey buydu;bir tür iplik gibi, yaşamakta direnen bir organizma.
Reklam
"Ama fiziksel acıdan, yanıklardan dolayı ölen bir adamdan söz ediyordun. Bense ruhsal acıdan söz ediyorum! İnsanların yeteneklerinin, çalışmalarının, yaşamlarının boşa gittiğini görmelerinden. Akıllıların aptallara boyun eğmelerinden. Güçlülük ve cesaretin kıskançlık, güç hırsı ve değişme korkusu tarafından boğulduğunu görmelerinden. Değişme özgürlüktür, değişme yaşamdır-Odocu düşünce için bundan daha temel birşey var mı? Ama hiçbir şey değişmiyor! Toplumumuz hasta. Biliyorsun. Sen de onun hastalığını yaşıyorsun. Onun intihara sürükleyen hastalığını! "
Sayfa 146Kitabı okudu
"Kuş yumurtadan çıkmak için savaş veriyor. Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır. Kuş Tanrı'ya doğru uçuyor, Tanrı' nın adı Abraxas'tır."
Sayfa 113Kitabı okudu
Kötü bir durumun en kötü yanı bize yalan söyletmesidir.
Büyük şeyler için bekleyen, küçük şeyler için de bekleyebilir.
"Belki benim istinai bir mizacım vardır. Deneyimlerimin ne kadarının herkesçe paylaşıldığını bilmiyorum. Bazı zamanlar kendimden ve çevremdeki dünyadan sıyrıldığıma dair tuhaf bir his duyuyorum;her şeyi dışarıdan, düşünülemeyecek kadar uzak bir yerden, zamanın ve mekanın dışından, her şeyin geriliminden ve trajedisinden uzakta seyreder gibi oluyorum. "
"Yol kenarındaki bir hendekte uyuyakalır Jeppe... sonra da Baron 'un yatağında uyanır. Ve rüyasında basit bir köylü olduğunu görmüş olduğunu düşünür. Sonra uyurken yine hendeğe taşırlar Jeppe' yi. Yine uyanır ve bu kez de rüyasında kendini Baron'un yatağında yatarken gördüğünü sanır. "
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
"Ama zaten yaşam da hüzünlü ve ciddi. Harika bir dünyaya getiriliyoruz. Birbirimizle karşılaşıyor, tanışıyoruz. Kısacık bir süre birlikte yaşıyoruz. Sonra birbirimizi yitirip tıpkı geldiğimiz gibi aniden ve açıklanamaz bir şekilde ortadan yok oluyoruz."
Sayfa 222Kitabı okudu
Dinlerin bilançosunda en kanlı tiranlıkların işlediğinden daha fazla cinayet vardır; insanlığın tanrılaştırdıkları da, gözünü kan bürümüşlükte en bilinçli canilerden baskın çıkarlar.
`Her bir dakikamın elli dokuz saniyesi, ` diye söylendim sokaklarda, ''acıya ya da... acı fikrine vakfedilmiş. Keşke bir taş olabilseydim! 'Yürek': Bütün azapların kökeni... Nesneye imreniyorum... maddenin ve donukluğun lütfuna... Küçük bir sineğin gelgiti bana kıyamet bir iş gibi görünüyor. Kendinden çıkmak günah işlemektir. Rüzgar, havanın çılgınlığı! Müzik, sessizliğin çılgınlığı! Bu dünya hayatın önünde pes ederek hiçliğe karşı kusur işlemiştir... Hareketten ve rüyalarımdan istifa ediyorum. Namevcudiyet! Tek zaferim sen olacaksın... 'Arzu', sözlüklerden ve ruhlardan hepten silinsin! Yarınların baş döndürücü şakası önünde geriliyorum. Ve bazı ümitlerimi hala muhafaza etsem dahi, ümit etme melekemi hepten kaybettim. ''