"Gözümün yaşları dindiğinde sesim normale dönsün diye bir
sigara içip bitirdim, dumanını havaya bıraktım ve adına şehir dedikleri beton yığının egzoz, balata ve bok kokan havasını içime
çekip kararımı verdim. Ben bugün ölmüştüm. Bir Türk, kimlikte
yazılı hâli kadar olsa da Müslüman, bedenini enkaz altlarına sokacak kadar vatandaşlarını seven biri olarak bu yıkılan şey, son nefes
sigara dumanı üzerine kokulu bir havaydı ve bitmişti. Sonrası kısa
ve zahmetsiz bir kabul edişti. Ben burada bir paryaydım ve ne kadar “iyi” olursam o kadar kere daha ölecektim.
Bunlar kadar kötü olmaksa makbul ve geçer akçe olmak, ben
zaten aklım ve ruhumdan ötürü olamazdım.
Yine de tüm ölüler gibi ben de gidecektim."