Çeşitli konulardaki fikrini ciddiyetle belirtmeyi, tırnak içine almak zorundan kalmadan yargılarını ifade etmeyi, bir yandan gülünç olduğunu ileri sürdüğü meşguliyetlere öte yandan kılı kırk yaran bir nezaketle kendini hasretmekten vazgeçmeyi hangi hayata saklıyordu?
Her zaman epeyce alçak sesle konuşurdu, çünkü kafasının içinde, fazla yüksek sesle konuşursa yerinden oynatacağı,kırılmış, yüzer gezer bir şey bulunduğunu zannederdi.
Yaşadığımı anlamana,odada dolaştığım sırada beni görmeni,bir takım dertlerim olabileceğini hissetmeni istiyorum. Bana bakmanı istiyorum. Oysa sen, yalnız kafandakilerle ilgilisin. Beni görmüyorsun.