Mesud Aydın

Mesud Aydın
@Mesut34
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
What makes us strong is not what we eat, but what we digest; What makes us rich is not what we earn, but what we keep; The things we read are not what make us wise, they are the things we put in our minds. ” ― Bacon
Milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlâken çürü­yor da hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Herkesin yozlaşmışlığa alışmış da bu­nu doğal bir durum sanıyor sanki. Ama bu böyle mi olmalı­dır? Milyonlarca insan doğuyor, derin bir sefahet içinde yaşı­yor ve ölüyor. Bu böyle mi olmalıdır? İçlerinde birçok zeki insan bulunmasına rağmen milyonlarca insan, hayvanlar gibi sersem ve cahil kalıyor. Sayısız küçük kardeşiniz huy olarak zalimleşiyor. Peki bu böyle mi olmalıdır? “Evet böyle olmalıdır!” diye yüzlerce kez tekrarlanan iğ­renç sözlerden utanmıyor musunuz?
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Ülkede çalışan ve üreten her bir insan, bir değerdir. Bu­nun yediği-içtiği her şeyi, tüketimini hesaplayınız. Mantıklı bir şekilde yetiştirilen her isanın, ülkeye neler kazandırabile­ceğini bir düşünün!.. Bir de üretmeden tüketenlerin, sarhoş­ların, asalakların maliyetini karşılaştırın. Eğer halkımız eğitim görmüş olsaydı, bunların her biri, ülke için millet için çalı­şan, üreten birer güç kaynağı olurdu.
İnsanlık her zaman koca bir çocuğa benzemiştir. İnsan­lar kendi aralarındaki anlaşmazlıkları kavga ve gürültüyle çözmeye kalkışırlar. Allah inancı ve hayır işlemek gibi istek ve düşüncelerini bile şiddet yoluyla savunmaya yeltenirler. Hikmet ve felsefe konularını oyun ve eğlence hâline ge­tirirler.

Reader Follow Recommendations

See All
İstediğiniz kadar mükemmel anayasalar yapın. Özgürlük­ler alanında da halka dilediğiniz kadar haklar tanıyınız. Sos­yalizmin veya liberalizmin sihirli gücüne dilediğiniz kadar inanın. Eğer çocuklarınız gerektiği şekilde eğitim almazlarsa hayata bir hiç olarak atılırlarsa, yasalar ve bütün sosyal hak­lar var olmasına rağmen toplumsal hayat yine de sönük ve ruhsuz olacaktır.
Lev Tolstoy, gayet haklı olarak şu sözleri söylüyor. “Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden biri şudur ki, herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder, fakat hayatını terfi ettirmesini ve bizzat çalışma sonucunda hayatı­nı daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez.”
Reklam
Siz çocuklarınızı terbiye ederken yükselmeleri için onla­ra kartal kanatları mı taktınız? Yoksa bu kanatları kökünden mi yoldunuz?”
futbol
Bacakları öküz ayağı gibi güçlü, ama beyin­leri koyun beyni gibi zayıf insanlar bizim idealimiz değildir. Böyle bir insan, bizim milletimiz için bir örnek, bir model olamaz.
Hiçbir şeyde aşırıya kaçmamalıdır! Hiçbir şey tek taraflı olmamalıdır. Her şeyde orta yolu gözetmelidir. Her şeyi za­manında ve yerinde yapmalıdır.
futbol
Futbol bütün bir neslin düşüncesini ve duygularını kendi egemenliği altına almış bir hastalık olmuştu. Futbol kulüple­ri ve federasyonları, bitkin bir vücutta türeyen sivilceler ya da bataklık sinekleri gibi çoğalıyordu
futbol
Gençlik ise kendini İngiliz sporlarına ve daha da kötüsü futbola kaptırmıştı. Eğitimlerini henüz tamamlamamış olan Avrupa gençleri arasında futbol âdeta bir din olmuştu. Diğer ülkelerin gençliği de bundan etkilenerek futbolu bir ibadet şekline soktular. Bundan daha da zevk alanlar futbolu bir bilim ve sanat dalı gibi görmeye başlamışlardı. Sokaktaki halkı heyecanlandırarak geçinen boş kafalı ve cahil bazı gazeteciler, gençliğin bu yeni tutkusunu kışkırtarak sömürme yoluna gitmişlerdi. Futbol için ayrıca köşe yazıları konulmuş ve sığır bacağı gibi güçlü bacakların meziyetlerin­den uzun uzadıya bahsetmek artık gazetecilik sayılır olmuş­tu.
Reklam
Spor yapın, uzun metre yüzmeyi, ustaca güreşmeyi, yük­sek atlamayı öğreniniz. Toplantılarda nezaket içinde olmayı öğreniniz. Yararlı kitaplar okuyunuz. Okuduklarınızı ve dinledikleri­nizi iyice anlayınız
Dilinizi temiz tutunuz, arkadaşlarınızın kulaklarını kirlet­meyiniz. Kaba küfürlerle konuşmak, köpek ulumasından daha kö­tüdür.Küfür etmek medeniyetsizliğin belirtisidir. Eğer yiğitliği­nizi göstermek istiyorsanız, bunun
Anlayınız ki, siz memurlar, halkı eğitmek hususunda öğ­retmenlerden aşağı değilsiniz!... Snelman anlamlı bir gülüşle şu soruyu yöneltti: _ Kanunsuzluğun en büyük öğreticisi kimlerdir, bilir mi­siniz? Sorusunu yine kendi cevapladı: _ Memurların ta kendisidir. Yasayı uygulamakla yükümlü olanlardır. Halka, yasalara itaat etmenin yollarını ve çareleri­ni memur öğretir.
Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlü­ğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunla­rın hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur.
Aydın
Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giy­mek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim al­dıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır.
1,558 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.