Mesut Sundu

Mesut Sundu
@Mesutsundu
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
This is my notebook, I ran out of yellow highlighter from underlining books, so I decided to write here.
... amaçsızca dolaştım sokaklarda. Ne yapacağımı bilmeden, ayaklarım beni nereye götürürse oraya. Kasımpaşa'ya indim önce, Haliç'in kenarına. Deniz boyunca yürüdüm, tıpkı Selanik'te olduğu gibi. Sanki yıllar önce değil de bugün ayrılmışız gibi keder doluydu içim; ızdırap ve kahır dolu.
Reklam
528 syf.
·
Not rated
Sultanı Öldürmek
Sultanı ÖldürmekAhmet Ümit
8.3/10 · 20.7k reads
712 syf.
·
Not rated

Reader Follow Recommendations

See All
"... Ne yaparsak yapalım, sanki mağlubiyete mahkum gibiydik, hep hayal kırıklığına yazgılı... Ne yaparsak yapalım beyhudeydi, bir türlü çıkarmayacaktık bu derin, bu kanlı çukurdan.."
"... Nasıl umut doluydum o zamanlar, nasıl imanlı, nasıl kendinden emin. Sadece vatanı kurtarmakla kalmayacak, bütün dünyayı değiştirecektim, üstelik seninle beraber... Oysa şimdi paramparça oluyordu inandığım ne varsa. Zafer saydıklarımın aslında çoktan kaybedilmiş harpler olduğu bir bir çıkıyordu ortaya... "
Reklam
"Ama davada bir tek kanun geçerlidir; vatanın birliği ve bütünlüğü, ötesi fasarya. "
Bizim gibi adamlar, ne kadar seversek sevelim ömrümüzü bir kadının dizinin dibinde geçiremeyiz. Bizler rüzgarlı insanlarız. Ruhumuz fırtınalarla dolu, onun için bu kadar çok mâna yüklüyoruz kadınlara zaten. Aşkı, hayatımızı destana çevirecek mucizevi bir vaka olarak telakki ediyoruz.
" Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. "
Yeryüzünde beni anlayacak tek kişi vardı, o da sendin. Çünkü en çok sana acı çektirmiştim, en çok seni hayal kırıklığına uğratmış, mutluluğunu elinden almış, ruhunu incitmiştim.
Reklam
... Bir insanın bir şeyi yaptığını ispat etmek gerekir. Ben bir şey yapmadığımı nasıl ispat edebilirim?...
Hz. Ömer kalktı da şöyle dedi: "Ben islâm'ın durumunu devenin ömrüne benzeterek tasvir ederim. O doğar ve büyür 5 yaşına (ceza), 6 yaşına (saniyye), 7 yaşına (Rabaî), 8 yaşına (sadîs) ve nihayet 9 yaşına (bâzil) girer. Söyleyin bakalım! (Devenin kemal yaşı olan dokuz yaşına girmiş) bâzil'den gerilemekten başka, gücünü yavaş yavaş kaybetmekten başka birşey beklenir mi? Dikkat ediniz! İslam "bâzil" duruma gelmiş, yani kemale ermiştir. Biliniz ki, Kureyş uluları Medine'den ayrılmayı Allah'ın malını sadece kendilerine iâne yapmak için istiyorlar. Bilesiniz ki, Hattâboğlu hayatta iken bu, asla olmaz! Harfe vâdisinin ötesinde durup Kureyşlilerin ateşe düşmesini önlemek için onların yaka ve kuşaklarından tutup bırakmayacağım. " - Taberî'den alıntı-
Bizim diyâra biraz kar düşse zor kalkar. Mahalle halkı nihâyet kalırsa pek muzdar, "Lodos duasına çıkmak gerek.." denilir, çıkılır. Cenâb-ı Hak'da lodos gönderir, fakat bıkılır: Çamur yığınları peydâ olur ki muhliktir... "Aman don olsa..." deriz şüphe yok temizliktir, Donun kırılması varmış, düşünme artık onu: Yağar, erir, buz olur... Neyse yaz değil mi sonu?
Sahi kimdik biz? Orta Asya steplerinden gelip, bu toprakların uygarlık kuran halklarıyla karışarak yeni bir imparatorluk kurmuş bir milletin kendini kaybetmiş çocukları..
"Başarıya aç, suçluluk duygusuyla kıvranan bu ezik milletin elinden bunu da almaya kalkışmayın." Neyi almaya kalkışmayalım? Geçmiş zaferleri, tarihin yetiştirdiği büyük insanları, ulusal gururu..
155 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.