Etlerinin içinde gene o ılık duman geziniyor. Kımıldadıkça vücudunun yatağa sürtünen her derisi üstünde bir tat var. Birbirine dokunan ayaklarından bile vücuduna bir seyyale çıkıp iniyor. Yüzü koyun yatarken siltede ezilen göğsünün yuvarlaklığında bir titreme. Nefesi derinlesiyor ve gözleri süzülüyor.
İşte bu.
Kedi gözlü Meliha! Geçmis olsun! İşte bu.
Sergüzeştin ne pusulası, ne haritası vardır!
Malik olmak saadetinin yanından ayrılmayan bir ıstırap da vardır; mahrum olmak korkusu. Saadetin peşi sıra giden bu ıstıraptır ki, ekseriya, duyduğumuz tadların tadını kaçırır ve saadetle felaket, hazla keder arasındaki mevhum hududu siler.