Yabani bir hayvan bile daha merhametlidir! İşte insan, tutkularından başka bir şeyi gözü görmeyen insan! Yaban çöllerin en ücra köşelerindeki kaplanlar bile korkar zulümlerinden...
Zayıflığın özü, güce maruz kalmak ya da güçten korkmaktır; hareket kanunlarını, onu şaşırtan mekanizmaların iç gücünü doğanın içinde aramak, bulmak için henüz çok genç olan insan, doğanın kendisini kaynak olarak görmektense, ona bir hareket ettirici güç atfetmeyi daha kolay bulmakta ve doğayı inceleyerek onu etkileyen nedenleri bulmanın, bu
İnsanlar yalnız, kıskanç, zalim ve despottur, hiçbir şeyden feragat etmeden, her şeye birden sahip olmak ister; sürekli olarak elindekileri kaybetmemek, tutkularını ya da haklarını korumak için savaşır; yasa koyucu şöyle der: Bu şekilde kavga etmekten vazgeçin; bir şeylerinizden azıcık fedakârlık ederseniz, yeniden huzur sağlanacaktır. Bu
Toplum, kendi bünyesinde, kendisine karşı olduğunu bildiren birine tahammül edebilir mi? Ve kendini izole eden birey, diğerlerine karşı savaşabilir mi? Sosyal uzlaşmayı kabul etmeden, mutlu ve huzurlu olabilir mi? Toplum fedakârlıklarla beslenir, onu pekiştiren bağ da budur; söz konusu fedakârlıklar yerine sürekli olarak suç işleyen kişi, asıl kaygı duyulan varlık haline gelecek, çok güçlüyse saldırılara uğrayacak, zayıfsa hakkından gelmeyi başarabilecek ilk kişi tarafından kurban edilecektir...
Organlarımızın zayıflığı, düşünce çizgimiz, içinde yetişti rilmiş olduğumuz lanet önyargılar, dinin ya da kanunların yarattığı gereksiz terör, işte sersem insanları suç kariyerinde, büyük olana giden yolda bunlar engeller; ama korkusuz bir ruha sahip, güçlü ve kararlı, yapması gerektiği gibi kendisini başkalarına tercih eden insanlar, çıkarlarını başkalarınınki ile aynı terazide biçmeli, Tanrı ve insanlarla dalga geçmeli, ölümü alkışlamak ve kanunları hiçe saymalıdır. Başvurması gereken tek varlığa, kendi içine iyice gömüldüğünde, fiziksel olarak hiçbir şey hissetmese de, diğerlerinden ne çok yara almış olduğunu fark edecek, duyulmamış zulümlerle dolu bu bütünün küçük hazlarla giderilemeyeceğini anlayacaktır. Haz okşar onu, kendi içindedir: Günahtan etkilenmez, kendi dışında gelişiyordur; mantıklı adam, kendine yabancı olandansa, kendisine zevk vereni tercih eden ve ona keyifli bir heyecan veren için, herhangi bir kızgınlık duymasa da, yabancı şeyi feda eden değil midir?