“.. kendileri için hâlâ her şeyin olanaklı olduğuna inanıyorlardı; bu da felaketlerin olanaksız olduğunu varsaymak anlamına geliyordu. İşlerini yapmayı sürdürüyorlardı, yolculuklar ayarlıyorlardı, fikirleri vardı. Geleceği, yolculukları ve tartışmaları ortadan kaldıran bir vebayı nasıl düşüneceklerdi ki?”