“Ölüm, hayat olmadan bir hiçti. Bir ahenk, ölümü tıpkı suya atılan taş gibi hayatın üzerine atıyor, ölüm seke seke onun üzerinde ilerliyordu. Ne hayatın içine karışacak seviyede onunla temas kuruyor ne de hızını kaybediyordu. O küçük dokunuşla bile ölüm hayattan çok şey alıp götürüyordu.“