Defolu Kelebek

"İşbu şiir mukaddime kabilindendir" diye sunulan "Lâme-elif",Arap alfabesindeki bu harfin 'gözden geçirilmesi ve Çelebi'nin şiirini besleyen Budizm ile kurulmuştur. "He"deki geleneksel harf algısına ve yorumuna bu şiirde rastlanmaz. "Lâmelif"; yaşantıyı, bilginin içinden gören bir şiirdir. "He", söylediğiyle ne kadar trajik bir halk hikâyesine yaslansa da "Lâmelif" kadar pişmanlık acısını yansıtmaz. Her iki şiirde de harflerin insan bedeni olarak tasarlandığı ve bir beden olarak 'duyulduğu' izlenimi edinilir. Çelebi, henüz şiir "nâtamam" (bitmemiş) iken Kemal Sülker'e okumuş ve lâmelif için şu bilgileri vermiştir: "Elifba'da lâmelif var; içi boş küçük bir yuvarlağın iki yanından Tanrı'ya doğru iki kol açılarak çizgi haline yükselir. İşte Lâmelif bana beni tanıtan bir gücün, bir remizin (simgenin) ta kendisidir. Şiirimin adı Lâmelif'tir, henüz nâtamam. Sadece altı mısraını yazabildim, okuyorum." ("Gergin Bir Ortamda Asaf Hâlet'le Söyleşi")
Sayfa 20 - Yapı Kredi Yayınları, Kitap-Lık Dergisi Armağanı, 62.Sayı, Haziran 2003
Reklam
"he"
"He", onun gelenekle doğrudan kurduğu ilişki yönünden örnek bir şiirdir. Halk hikâyesi ile "güzel he" denilen harfin geleneksel algısı birleştirilmiş, "ejderha bakışlı" bağdaştırmasıyla geleneksel olan yenilenmiştir. Şiirin yakınlarındaki bir yorumunda şunlar söylenir: 'Ferhâd' kelimesinin Arap harfleriyle yazılan bir şeklini göz önüne getirdiğimizde, elif harfinin he harfine vurulan bir kazmaya benzediğini görürüz. 'ejderha bakışlı he'nin / iki gözü iki çeşme/ve ayaklar altında yamyassı' dizelerinde de Ferhâd'ın Arap harfleriyle yazılan şekline gönderme vardır: He harfi ayağa benzeyen elif harfinin altında eziliyormuş gibi görünmektedir." (Uğur Soldan, "Asaf Hâlet Çelebi'nin Şiir Dünyası", Kaşgar, S.24, Kasım- Aralık 2001.)
Sayfa 14 - Yapı Kredi Yayınları, Kitap-Lık Dergisi Armağanı, 62.Sayı, Haziran 2003
Hayatı boyunca çekeceği bir acı vermiş, onulmaz şekilde yaralanmış olurdum.
Sayfa 77 - Ötüken Neşriyat, çev:Refik ÖzdekKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cemile'nin şakaları gibi ilgisizliği de bir kere olsun Danyar'ın sabrını taşırmadı, onu kızdırmadı. Sanki her şeye katlanmak için yeminliydi.
Sayfa 38 - Ötüken Neşriyat, çev:Refik ÖzdekKitabı okudu
Florville ile Courval
İnsan yalnız mezarda sükûna kavuşabilir; yeryüzünde ise kendi benzerlerinin kötülüğü, tutkularının dağınıklığı, daha önemlisi, yazgının uğursuzluğu dolayısıyla fırsat bulamaz buna.
Sayfa 77 - 1. baskı:Say Yayınları, İstanbul, 2003/ Fransızca aslından çeviren: Cemal SüreyaKitabı okudu
Reklam
Bu ev, bazı günler, bazı saatler ona bir mezar gibi görünüyordu. Nefesi darlaşıyor ve sokağa fırlamak, koşmak, haykırmak istiyordu.
Sayfa 28 - İletişim Yayınları,56.BASKI 2017, İstanbulKitabı okudu
Bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman. Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. Seni dinliyordum, bakışlarını dinliyordum. Şimdi biraz da sen yan artık, benim yanacak yerim kalmadı.
Sayfa 173 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Karşılaşmamız kaderdi belki. Ama çektiğimiz çiledir, bizi birbirimize yaklaştıran, o korkunç ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir.
Sayfa 172 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Sonra bir dağ yamacına varacaksın, bitkin ve perişan... Uzaklarda cılız bir ışık göreceksin. Sen yaklaştıkça büyüyecek, sıcak kollarıyla saracak seni. Fakat sen o ışığın olduğu yere hiç bir zaman varamayacaksın ve bu gerçeği anladığın anda yıkılacaksın, korku ve ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın.
Sayfa 172 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Ergeç beni affedeceksin. Bir şey beklemeden, bir şey istemeden affedeceksin. Sevgin seni oraya götürecek Geçmiş zamanı düşüneceksin. O bir daha yaşanılmaz günleri, geceleri düşüneceksin.
Sayfa 171 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Reklam
Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var. Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim. Göreceksin.
Sayfa 164 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse. Sonra yalancıyım, iki yüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman, aslında kalçalarını tutuyorum, bilmiyorsun.
Sayfa 163 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
İnsan, sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa bu şehirde yaşamamalı. Çekip gitmeli.
Sayfa 159 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
İnsan bir vapur olmalı bu şehirde, bir tramvay olmalı, bir otomobil olmalı. En iyisi bir bulut olmalı, gelip evinin üstünde durmalı. Madem ki bulut değilim; ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
Sayfa 159 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi nerdesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Sayfa 155 - Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, Ocak 1995Kitabı okudu
Resim