Mor_Bulut

"Vaktin sahibi sanıyoruz kendimizi, oysa vaktin sahibi Allah Vaktin tesirlerini görelim, yaşlılığın imkânlarını arazlarıyla birlikte kabullenelim. Bu, bir olgunluk alametidir." SÖ: imkânları hoşumuza gidiyor da, arazlarını kabul edemiyoruz. KS: Hayatın bazı mevsimlerinde güneş açacak, bazı mevsimlerinde kasırga, boran olacak ama ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Bizi geleceğe bağlayan ve bu dünyada mesuliyet sahibi insanlar olarak iyi şeyler yapmaya sevkeden duygu, ümittir."
Reklam
Yaşamak...
"Sabahın toprakta bıraktığı izlere benzer kağıt üzerindeki satırlar. Yaşamın her şeyi kaplaması gibi, 'Yaşamak' da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla..." "Yavaş kanat çırpan kuş, erken uçmaya başlamalı." (Adı yaşamak olan kitapta birçok ölüm var.)
#FreePalestine
"İnsanın bir niyet ve düşünce ile anlam kazandığını düşündüm. Demek ki insanlar niyetlerine göre iyi veya kötü, güzel veya çirkin olabiliyorlar, eşyaya bakış açılarıda buna göre oluşuyordu. Ruhlarını şeytana satanlar ile Rahman'a adayanlar da işte bu ince çizgi ile birbirinden ayrılıyordu. Birileri zamanı çoğaltıyor, diğerleri harcayıp tüketiyordu çünkü. Birileri iyi şeylerle hayata anlam katarken, diğerleri hayatın kötülüklerine tapıyordu."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Dışarı çık ve buram buram Medine kokan gökyüzüne dik bakışlarını. Asla tükenmeyeceğini anlasınlar. Düşmeyeceğini Allah'ın ellerini nasıl tuttuğunu fark etsinler. Gözlerinden damlayan Kudüs, toprağımızı bereketlendirsin."
"Dışarıdaki çınar ağacının yaprakları yeşilden portakal rengine, sarıya ve kırmızıya dönmüştü, șimdi de yere dökülüyordu. Mevsim değişiyordu. Tipkı benim gibi..."
Reklam
İnsanı okumak...
Zaten asıl olan da gözle değil, kalple okumak değil midir? Gözü olup kör olan ne çok insan var. Onlar okuma yazma bilse ne işe yarar... Bir de okuması yazması yahut eğitimi olmayan ama kalp gözü açık insanlar var. Onların âlemi, hakikati, insan okumasını, binlerce kitap okumasına değişmem. Sadırda olanı okumak, satırda olanı okumaktan daha önemlidir.
Saçındaki aklar ölümün ayak sesleri...
"Ne zaman kırlaşmış saçlarına baksan, kırlaşan her bir telin seni son nefesine doğru yaklaştırdığını göreceksin."
İçimde hayat denizinin mutlu dalgaları kabarmaya başladı... Bendeki Tanrı algısı nereden geliyor? Ancak bu noktada kendime ve içimde olup bitene daha yakından baktım, bu ölme ve dirilme sürecinden yüzlerce defa geçtiğimi anımsadım... Tanrı'yı tanıdıkça yaşıyorum; unuttuğumda, ona inanmadığımda ise ölüyorum.Bu ölüp ölüp dirilmeler de neyin nesi? Apaçıktır ki, Tanrı'nın varlığına olan inancımı ne zaman kaybetsem yaşıyor gibi hissetmiyorum.
Gün olur asra bedel, gün olur ânı bedel...
"Bu bahar başka bahar, söylediğim o coşku başka coşkudur Yedigey. Hayat değişmelerle, yenilenmelerle doludur. Her değişim ömrün geçip gittiğini gösterse de, hayata anlam kazandırır ve insan yaşamak ister. Senin de başına gelmedi mi, insan hastalanır ve sonra iyileşir, iyileşince hayatın değerini daha iyi anlar, ondan yeni bir tat alır. İnsanoğlunun bu dünyadaki kısmeti ne kadar da çok, aynı zamanda ne kadar da azmış..."
"...ileri bakınca, dünya iki şeyden ibaret görünüyordu: Mavi gökyüzü ve sonsuz bozkır. Gökyüzü ve bozkır uzakta bir noktada birleşiyor ve tren de bütün hızıyla işte o noktaya kavuşmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu."
Reklam
Bazen ruh bedeni terk eder ama adı ölüm değildir.
"...Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse işte buna çare yoktur."
...toprağını bulan çiçeklerde olduğu gibi günbegün serpilip gelişen umulmadık güzellikler keşfediyordu kitaplarda.
Asıl açlıktan gözlerinin karardığı ve midesine lokma girmediği için bir deri bir kemik kaldığı o günlerde davet edilmeye ihtiyacı vardı. Çelişki tam da buradaydı. Yemek istediği vakit kimse ona lokma vermiyordu ama dilediği taktirde yüzbinlerce yemek satın alabilecek durumdayken... davetler dayatılıyordu... Bunda ne adalet vardı, ne de başka bir şeyi hak ediyordu. Değişmemişti ki o... Ona para kazandıran tüm yazıları aç kaldığı zamanlarda yazmıştı. Yaşamaya özenmeyen bir hayat sona ermeye yüz tutmuştu demekti...
"Neyi görmek istese gösterirdi bulutlar. Onun mutsuz olduğunu, ah etseler, vah deseler de, kimsenin bulamayacağı bir yerlere kaçıp gitmek, uçup gitmek istediğini bilirlerdi..."
Ahirete götüreceklerimizin yanında hiçbir şeyin değeri yoktur aslında...
"Boynumuzda bir kese altın asılı olsa, eğilirken tutarız yere düşmesin diye. Peki göğüs kafesimizin içindeki, Rabbimizin bize belirlediği cevher daha mı kıymetsiz ki her şeye böyle aldanırız?"
Resim