Otobüse yetiştim, arkada bir koltuğa çöktüm ve mutsuzluğuma dört elle sarıldım. Sanki ona daha da eriyip gitmeden yapışmam, onu kabullenmem gerekiyordu. Konuşarak ya da pencereden dışarı bakarak mutsuzluğumu gözardı edersem, daha da sertleşecek, beni hepten didik didik edecekti.