Hamit Yıldırım

Hamit Yıldırım
@Mr_Norrell
"Biz neden sarhoş oluncaya kadar içmiyoruz? Çünkü çok içmekten dolayı baş ağrısının zararı ve ayıp, sarhoş olmak zevkinden daha önemli bir zevksizlik doğurur. Biz neden her ay yeniden âşık olmuyoruz? Çünkü her ayrılıkta, yüreğimizden bir parça da birlikte ayrılıp gidiyor. Biz neden herkesle arkadaş olmuyoruz? Çünkü onun kaybı ve mutsuzluğu da bizi derinden etkileyecektir. Bunun içindir ki, biz zevk aramaktan çok, acıdan kaçmak için çaba harcıyoruz."
Reklam
Doğa ölçüdür, doğa tarafsızdır; doğa affetmez ve acımaz, hükmü sürdürecek ve öcünü alacaktır. Ölüm de bunlardan biridir...
"Şehir insanları kafeste olduklarının farkında değil ki! Hayatları ev, ulaştırma araçları, ofis veya kapalı çalışma yerlerinde geçiyor. Yiyorlar, yatıyorlar, barınıyorlar ve giyiniyorlar. İmkanları varsa gidip kapalı yerlerde eğleniyorlar. İnsanın yaşam evresi doğmak, büyümek, yaşamak ve ölmektir. Şehir suni hayattır, gerçek yaşam topraktadır. Topraktan kopanlar şehirde mutluluk bulamaz. Şehirlerde hayal kurulamaz. Betonlar kimseyi doyurmayacaktır. Kanser vakaları ve türleri her geçen gün artıyor, ortalık obezden geçilmiyor, büyük kentlerdeki bir karışlık bahçeler doğa değil, göz süsüdür. Kim biliyorsa söylesin bakalım: Yedikleri veya içtiklerinin hangisinde kimyasal yok? Hastaneler niçin tıklım tıklım? Nedir bu ilaç tüketimindeki rekorlar? Toprak emek ve alın teri istediği için herkes kafese koşuyor. Sana soru: Peki, her geçen gün artan bu nüfusu besleyecek olan ürünleri kim üretecek? Yeterince ve sağlıklı olarak nasıl ve nerede üretecek? Mistik bir yönüm vardır, düşüncelere dalarım, doğa ile iç içe olmayı severim ve sıklıkla evren ile bir olduğumu hissederim. Güneşin, yağmurun, rüzgarın ve toprağın bütün gizemli özelliklerini öğrendim!"

Reader Follow Recommendations

See All
"Can sıkıntısı, iç zenginliği olmayanların kendilerinin dışında başka şeyler aramasından kaynaklanır. Benim, odaları kitap dolu bir evim, bahçem, köpeğim, tavuklarım, sebze ve meyvelerim var. Yetmez mi? Doğanın bahşettiği ihtişam da cabası!.."
Bir insan, tutkulu bir aşk ile sevdiği kimseye aynı zamanda nefretin en koyusunu da duyabilir. Bundan dolayıdır ki Platon, aşkı kurt ile kuzu arasındaki ilişkiye benzetmiştir. Bunun bir örneği, tutkulu bir aşığın sevdiği kimseden bütün çabalarına ve yalvarmalarına karşın hiçbir durumda teveccüh göremediği zaman ortaya çıkar: "I love and hate her." (Onu seviyor ve ondan nefret ediyorum.) - Shakespeare. Sevilen kimseye duyulan nefret, zaman zaman o kadar ileri bir noktaya varabilir ki aşık önce sevdiğini öldürür, ardından da kendi canına kıyar. Bu türden örnekler gazetelerde her yıl gözümüze çarpmaktadır.
Reklam
Reklam
322 öğeden 301 ile 315 arasındakiler gösteriliyor.