Gün boyu kitaplara gömülüp onlara surat asmam ve
huysuzluk etmem onu sinirlendiriyordu. Akşamlan kapımın altından sızan ışık sağlığımı mahvettiğimi söylemesine neden oluyordu.
"Hakiki” edebiyat okuyordum, “ruhumu” ve kelimelere sığmayan hayatımı yansıttığına inandığım cümleleri, dizeleri bir deftere kaydediyordum. Mesela: “Mutluluk elini kolunu sallaya sallaya yürüyen bir tanrıdır...” (Henri de Regnier).
İçinde yaşadığım çevrenin fikirleri bile bana gülünç geliyor, önyargılar, mesela "polissiz de olmaz” ya da "askerlik yapmayan adamdan sayılmaz”. Dünya benim için altüst oldu.