Neslihan K

Hastanedekilerin büyük çoğunluğu ise haberi duyduklarında üzülmüş gibi yaptılar, ama aslında rahat bir soluk aldılar. Azrail, Villete’e uğramış, ama kendilerini almadan gitmişti çünkü.
Reklam
Bir insanı hayallerinden ayıran dipsiz uçurumdaydı, artık dönüş yoktu. Ne ileri gidebilirdi, ne de geriye. En iyisi sahneyi terk etmekti.
Çevresine bakındı, resimlerini gördü, her fırça darbesini nasıl sevgiyle, anlamlı kılarak vurduğunu hatırladı. Ama hiçbiri harika değildi, hepsi orta karardı. Sahtekarın tekiydi kendisi, yaşamını adadığı sanatta yeteneksizdi, üstelik anne babasını da hayal kırıklığına uğratmaya kıyıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İki gün sonra, gidip kendi bulduğu bir atölyeye kaydoldu. Renk, biçim, perspektif gibi şeyler öğrenmeye başladı. Ayrıca, hiçbir zaman arabalardan ve marka ayakkabılardan söz etmeyen insanlarla tanıştı. ”Bir takım sanatçıların arasına düştü” diyordu annesi, ağlamaklı bir sesle.
Herkesin her konuda fikri vardı, yalnızca kendi dediklerinin doğru olduğundan kuşkuları yoktu. Günlerce, gecelerce, haftalarca, yıllarca konuşur dururlar, iyi ya da kötü herhangi bir düşüncenin, ancak biri onu uygulamaya koymaya kalktığında var olabileceği gerçeğini gözardı ederlerdi.
Reklam
Müzik adamın uzak dünyasına, aydan bile ötelerde sakladığı dünyasına bile ulaşabiliyordu; müzik mucizeler yaratabilirdi.
Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika’yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu..
..Zedka bir an ona her şeyi anlatabileceğini düşündü, ama sonra vazgeçti; insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
Oysa insanın kibrini, akıllıca bir yol seçerek tatmin etmesi çok kolaydır.