Neslim Mavi Aksu

Neslim Mavi Aksu
@Neslimmaviy
“Fotoğrafçı..” Öğretmen Hanım ‍.
114 syf.
·
Puan vermedi
Toplumun en ihmalkar kesimi olan felaketzedeler evinde(bakım evi) yaşayan insanların iç dünyalarını, fiziksel koşullarını ve ötekileştirilme durumundan bahsediyor. Küba’nın komünist rejiminden dolayı sürgüne gönderilen baş kahramanın aslında yazarın kendisi olduğunu anlıyorsunuz. Şizofreniden muzdarip olan yazar 47 yaşında intihar etmiştir. Yazarın biyografisini okuduktan sonra kitabı okumanız daha verimli olabilir. Kendi adıma kitabı pek beğenmedim ve önermiyorum :) Yanlışlıkla alıp okursanız eğer, şimdiden iyi okumalar diliyorum.
Felaketzedeler Evi
Felaketzedeler EviGuillermo Rosales · Jaguar Kitap Yayınları · 20172,413 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Acıyı sevme sanatı, acınızla barışma sanatı..
Descartes’in “düşünüyorum o halde varım,” sözü “acı duyuyorum o halde varım.” sözüne dönüşmüştür. Peki nedir bu küresel acılanma? Hep beraber bakalım.  Palyatiflik ile başlayalım. Palyatif tıp terimi olarak duyulan acıdan (psikolojik-biyolojik-fiziksel) kısa süreliğine bir rahatlama sağlamaktır. Peki toplumsal palyatiflik nedir ? Buna toplumsal
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,845 okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
“ Bizi istemediklerimizi yapmaya çeken bir kuvvet var. Bu şeytan irademi istediği tarafa sevk ediyordu. Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytana azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde acizlik var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…”
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
284 syf.
·
Puan vermedi
Şükrü Erbaş’ın “İnsanın Acısını İnsan Alır” kitabında bahsettiği bir paragrafın, Livane’nin bu kitabına cuk diye oturduğunu belirtmekte fayda var. Paragraf şu şekilde; “Binlerce çocuk gözyaşını emerek büyüyormuş; kırlangıçlar büyük kentleri çoktan terk etmiş; kimse düşlerine sahip çıkmıyormuş; sevgi parayla yaşanan bir lüks olmuş; balkonlarda çiçekler giderek azalıyormuş; çocukların soluğu anne teni kokmuyormuş; herkes penceresine ikinci bir perde çekiyormuş; yalan, yeminin ikiz kardeşi olmuş(M. Altıok). Ekmeklerden sonra şarkılar da bozulmuş; insanlar inceliğini bir ip gibi boyunda taşıyormuş, para sesini yükselttikçe susan insan artıyormuş; hapishaneler birer büyük kent olmuş; herkes eşyalarıyla sevişiyormuş; gurbet artık evlere gelmiş; sular bile deterjanla temizleniyormuş; Aşkın hiçbir gizi kalmamış; herkesin yenik olduğu yerde güçlü olmak, bir bataklıkta birinci olmak kadar gülünçmüş. Kötülük yapmak için bile insanın ayakta duran insana ihtiyacı varmış..” #öneri
Leyla'nın Evi
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,3bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
“BEKLENEN GÜN GELECEKSE ÇEKİLEN ÇİLE KUTSALDIR..” Peki ya beklenen gün hiçbir zaman gelmediyse ve siz çektiğiniz çilenizle ortada kaldıysanız? :)) 57. Sayfadaki alıntıda “ Öyle bir şey ki, insan ‘artık sona gelmiş olsam bile beklemeye değmiş’ diyebilmeli” Şeklinde bir alıntı geçiyor. Peki Uğruna ömrünüzü adadığınız bir bekleyişe son nefesinizde
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,1bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
“Bilinçaltı bir tanrı mıdır ?” Büyük bir istekle kapağını açtığım kitabın son sayfasından selamlar olsun sizlere.. Öncellikle yüksek beklenti ile okunan tüm kitapların sonunun hayal kırıklığı ile bittiğini söyleyebilirim. Biraz da bizim bir kitaptan ne beklediğimizle alakalı bir durum. Fakat kitabın ilk sayfalarında yazar sizde müthiş bir
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy · Koridor Yayıncılık · 200912bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Her cümlesine ayrı ayrı kitap yazılır.. Bu kitabı okuduğunuzda siz eski siz olmuyorsunuz. Kitap ayarlarınızla oynuyor, bırakın oynasın.. İnsanın kendisiyle terapisi.. Benjamin Button’un hikayesi gibi şimdiki zamandan küçüklüğümüze,çocukluğunuza,geçmişinize inen bir yolculuğa götürüyor sizi.. İnsan nedir ? İnsan ne değildir ? Verdiğimiz bütün tepkilerin sebepleri ve temelleri nelerdir ? Cinsiyetin toplumdaki rolleri,toplumsal beklentiler, değersizlik ve yalnızlık hissi, sadist-mazoşist-narsist-nevrotik eğilimler, kızgınlık ve öfke birikimi, reddedilme korkusu, bağımlı kişilik, edilgin saldırgan, suçluluk duygusuna bağlı kaygı ve gerilimler, anne baba tutumları, kimlik bunalımları, gelleneksel eğilimler ile büyümüş bireylerin çağdaş tutuma geçiş tutarsızlıkları,kolektif bilinçdışı…” üzerine.. Anne rahminden başlayan bebeklik döneminizden tutun,çocukluğunuzla, anne-babanızla en önemlisi kendinizle yüzleşmeye var mısınız ? Hepimizin “benliğimize” ne kadar yabancı kaldığını bir tokat gibi yüzümüze vuracak şahane bir kitaptan.. Şiddetle önerilir..
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922,8bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
İnsan bir kitaptan dayak yer mi ? Bir kitaptan dayak yedim elhamdulillah :) Sağ tarafıma vurdukça sol tarafımı döndüm diyebilirim. Yazarın “küçük adam” diye çok ağır eleştirilere maruz bıraktığı bir kişilik var. Kitaba ilk başladığımda “küçük adam” kişiliğininin “insan nefsi” olduğu, ilerleyen sayfalardan “politik bir insan” olduğu şeklinde tahminlerde bulundum. Kitabın sonunda “küçük adamın” bir kişi olmadığını herkesin içinde bulunan bir kişilik olduğunu, tümdengelim bir teknikle genele yapılan eleştiriyi “küçük adam” vasfıyla özelleştirdiğini anlıyorsunuz. Yazarın kendi yaralarıyla yoğurduğu bir kitap diyebilirim. Sanıyorum ki yazarın “kozmik enerji” üzerine yapılan araştırmalarının yarım kalması sonucu cezaevine düşmesi, yazarın sert hakaretlere, çarpıcı ve gerçekçi eleştirilerle kitabı yazmasına sebebiyet vermiş. Bazı bölümleri büyük bir zevkle okurken yazarın o müthiş kıvrak zekasıyla yoğrulmuş eleştirilerilerinde gülmeyi ihmal etmedim.. Eğer bir kitap “dövme sanatı” olsaydı o kitap bu kitap olurdu. Tek solukta büyük bir zevkle okuyabileceğiniz şahane kitaplardan.. Şiddetle önerilir..
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Avrupa Yakası Yayınları · 201213bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Miraç Çağrı Aktaş’ın okuduğum ilk kitabı.. Açıkçası basit düzeyde yazdığı için yıllardır genç yazarımıza büyük bir önyargı ile yaklaşıyordum. Ön yargımın kırıldığı, çok defa istifade ettiğim bir kitap oldu. Tek solukta, elimden hiç düşürmeden iki günde bitirdim. Özdenetimimin azaldığı ve kötü hissettiğim bir zamanda, doğru bir zamanlama yaptığımı düşünerekten bana şifa ve ilaç oldu diyebilirim. Kitapla oturup karşılıklı sohpet,muhabbet derken birlikte kaçak çay da içiyorsunuz :) Biz gençlere bir çok alanda rehberlik ettiğini ve kendimizde müthiş bir farkındalık oluşturduğu kanısındayım. Kitabı çizmek noktasında kitaba hiç acımadım :) Bana çağrıştırdığı minik doodle tarzında çizimler yapmaktan ve aynı zamanda fazlasıyla bana hitap ettiğini düşündüğüm cümleleri tekrar tekrar yazmaktan kendimi alamadım.. Şu an elimde sadece Miraç Çağrı AKTAŞ’ın bir kitabı yok :) kişiselleştirdiğim bir sır’a ve iki kapaklı-sayfalı minik bir Nesli’ye dönüştürdüm kitabı.. Sonuç olarak basit düzeyli yazılmış fakat derin anlamlar içeren cümleleriyle kendini var eden şahane bir kişisel gelişim kitabı. Sözün özünü söyleyemeye gayret etmiş genç yazarımız. Gereksiz ayrıntılar ve betimlemelere yer yok. Bir sınıf öğretmeni olarak en beğendiğim yönü birçok olayı somutlaştırması veya minik öykülerle anlamlandırmaya çalışması.. Kendini iyi veya kötü hisseden herkese şiddetle önerilir, şimdiden okuyan okurlara keyifli okumalar diliyorum..:)
Senden Bir Tane Daha Yok
Senden Bir Tane Daha YokMiraç Çağrı Aktaş · Indigo Kitap · 20221,593 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
Kitaplığımda tam bir yıldır bulunan “bir delinin hatıra defteri” adlı kitabı an itibariyle okuyup bitirdim. Kitap tadımlık bir kaç öyküden oluşuyor. Her öyküsünün her satırında bolca güldüğüm,kahkaha attığım,hüzünlendiğim, her satırını sorguladığım,eleştirdiğim kısacası bir çok duyguyu bir arada yaşadığım bir kitap oldu. Kitabın ana karakterlerinin “ezilmiş” insanlardan olması dikkatimi çekti. Toplumun benimsediği,benimsettiği veya dayandırdığı algılara ters bir yaşam biçimi süren insanların (toplumun deyimiyle delilerin) toplum tarafından kabul görmemeleri,alay konusu olmaları, işkenceye maruz kalmalarını konu edinen bir kitap. Toplumun hiç bir zaman bu tür insanların sonsuz ve zengin hayal gücüne sahip olamayacağı kanaatindeyim. Kitap bana rahmetli “Don kişot” u hatırlattı. Tam bir “Don kişot” tadındaydı. Sanıyorum ki öyküleri “trajıkomik” veya “ironik” diye nitelendirebilirim. Öykülerin sonlarına doğru sistemin eleştirildiği bölümler mevcut. Öyküler basit gibi dursa da derin eleştirel anlamlar içeriyor kanımca. Bazı satırlarında “ ya bu ne saçmalıyor?” diyebilirsiniz. Zaten bütün anlamı “ya bu ne saçmalıyor” dediğiniz cümlelerde buluyorsunuz. Ara ara açıp tekrar okuyacağım kitaplardan bir tanesiydi. Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar diliyorum..
Bir Delinin Hatıra Defteri - Palto - Burun
Bir Delinin Hatıra Defteri - Palto - BurunNikolay Gogol · Koridor Yayıncılık · 201755,2bin okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
“ADULE” değil “EDULE” Her Dengbejin anlattığında Tarih yatıyor derlerdi de inanmazdım.. Bilmeyenler için şarkının linkini bırakıyorum.. ( Bana göre şarkı değil,ağıt..) youtu.be/M7llGTPFHLI. Bu gördüğünüz “ay delal,ay delal” şarkısı.. Bu kitap ise bu şarkıdan esinlenerek Ali Oruç
Dewreş İle Adûle
Dewreş İle AdûleAli Oruç (Bawer Ferat) · Yurt Kitap Yayın · 20161,071 okunma
148 syf.
·
Puan vermedi
Tutkunun korkuyu kovan tek duygu olduğunu bir kitapta okumuştum. Sanıyorumki bu kitap da bunu en iyi şekilde ispatladı. Fakat çok üzülerek kitabın bana hitap etmediğini belirtmek istiyorum. Belki de çok yüksek bir beklenti ile kitaba başladığım için böyle bir hüsrana uğradım. Genellikle çok fazla övülen kitaplarda hüsrana uğradığım doğrudur. Kısacık ve akıcı yönüyle hemen hemen herkesin anında bitirebileceği bir kitap. Ana karakterimizin iç konuşmalarına ve kendi kendisiyle tartışmalarına bolca yer verilmiş olup balıkçılığın sonuç ne olursa olsun vazgeçilemeyen tutkusunu anlatıyor. Basit bir anlatıma sahip olmakla beraber olay örgüsü oldukça durağan.. Bitirdikten sonra şu soruyu sordum; okumasaydım bir şey kaybedermiydim ? Hayır kaybetmezdim. Ama yine de okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum..
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202331,9bin okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Savaş,savaş,savaş... Bu savaş illeti artık nasıl bir şeyse üzerine sayısız eser yazılmış ve günümüze ulaşmıştır.. Yine bir savaş romanı, yine bir Nazi-yahudi katliamı.. Bu kitapta savaşa bir çocuğun gözünden bakıyoruz, çünkü ana karakterimiz bir çocuk.. Kendisinin babası Alman,annesi bir Yahudi.. Herşey, güvenliği sağlansın diye anne babası
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,578 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
KURŞUN SIKSAN DAHA AZ CANIMI YAKARDIN TOPRAK ANA!!! Romanın baş karakteri olan Tolgonay ile upuzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Tolgonay'ın çocukluğundan tutun büyük anne oluncaya kadarki süreci kapsıyor.. Kitap, yaşlı Tolgonay'ın küçüklüğünden beri kendi ekip biçtiği toprağıyla dertleşmesinden oluşuyor... Temel geçim kaynağı toprak ve tarım olan, tüketicilikten çok üretici konumunda yer alan işçi sınıfının, savaşa kurban gitmesini muhteşem bir olay örgüsüyle anlatıyor... Savaşın kendisini değil, daha çok savaşın doğurduğu yıkıcı sonuçlara odaklanan bu kitabı okuduğunuzda, açlığı,umutsuzluğu,çaresizliği sadece hissetmekle kalmıyorsunuz, aynı zamanda evlatsız ve eşsiz kalan tüm kadınların çığlıklarını duyuyorsunuz... Heleki kitabın son sayfalarında nefesinizi kesmeye başlıyor, hıçkıra hıçkıra ağlama isteği duyuyorsunuz.. "Bir insanın başına daha kötü ne gelebilir ?" diye düşünmeye başlıyorsunuz.. Bu kitabı okurken annelik duygusunu ilklerinize kadar hissediyorsunuz.. Ayrıca romanın bir kadının gözünden anlatılması olaya daha duygusal bakmamızı sağlıyor.. Savaşa çağrılan erkeklerin geride bıraktığı onca kadının bilek gücüne de değinmiş bizim Toprak Ana!! Ben kitabı okurken kitabın olay örgüsünü Yu Hua'nın Yaşamak adlı kitabına biraz benzettim.. Gözlerde yaş, boğazda kocaman bir yumruk bırakan bu kitabı hala okumayanlar varsa, çok şey kaybetmişler diyebilirim.. Şimdiden okumak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim..:)
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,1bin okunma
Resim