Aylak adam, okuduğum ilk postmodern roman oldu. İlk sayfalarda kitaptaki farklılık hissediliyordu. Başta kitabın içine dalamadığınızda kopukluk oluşabilir. Okudukça açılan ,akan giden bir kitaptı. Entelektüel, paralı mesleği aylaklık olan bir insan. Bir erkek... evet bu kitap eril bir dille yazılmıştı. Pek çok inceleme buna değinmiş zaten.
Çünkü onu masum görmeye, onu affetmeye, yine eskisi gibi sevmeye şiddetle ihtiyacı vardı. Gönül aşk sarayını yıkılmış görmektense bazı hakikatleri çiğnemekten çekinmez.
Tiyatroda ağlamak gülmenin bir diğer çeşididir. Zaten fizyoloji bakımından gülmekle ağlamanın bazı durumlarda farkı yok gibidir. İkisi de sinir zayıflığından ileri gelir. “Eğer ağlamakla ahlak düzeltmek mümkün olsaydı dünyada çocuklardan uslu akıllı kimse bulunmazdı.”
O halde insanlar; talih değişim gösterdiğinden ve inatla kendi davranışlarına yapışıp kaldıklarından, bahtlarına kendilerini bıraktığı sürece iyi sonuçlar elde ederler. Bahtlarına uyum göstermedikçe bu sonuçları artık elde edemezler.
Türk devletlerini işgal etmedeki güçlüğün sebepleri şunlardır:orada bulunan idareciler tarafından çağırılmamış olmak, devletin maiyetinde bulunanların ayaklanması sonucunda mülklerin zayıflamamış olması. Herkes sultana köle ve bağımlı kaldıkça nadiren yoldan çıkarlar. Hem yoldan çıksalar bile belirtilen sebeplerden dolayı toplumu arkalarından sürüklemeleri mümkün olamayacağı için yararlı olmaları da ümit edilmemelidir.Bunun için kim Türklere saldırırsa, onları birlik içinde bulacağını bilmelidir.
Eğer sorunlar önceden öngörülebilirse kolaylıkla düzeltilebilir ama eğer yakına gelmeleri beklenirse hiçbir çare etkili olmaz, çünkü hastalık iyileştirilemez bir hal almıştır.