Bir yanım binlerce dala
dönüşen zamanın parçalanmışlığından
milyonlarca yaprak halinde kıpır kıpır sarkarken,
bir yanımı alsın rüzgâr, ta uzaklara savursun.
Olabildiğince uzaklara... Böylece,
parçalanmışlığım da parçalansın tekrar tekrar ve
ben, sayısız noktalara saçılıp un ufak olan
varlığımı, sayısız noktalardan, sayısız gözlerle
seyredeyim. Ya da, aynı anda bütün yaprakların
ruhunda ölüp dirilen ve bu yüzden de, ancak
bütün yapraklar şaşılası bir dikkatle tek tek
incelenip topluca düşünüldüğünde görülen,
renginde rüzgârların fısıltısını biriktirmiş
küçücük bir yaprak olayım da, yalnızca kendi
varlığını işaret eden çok yönlü bir işaret gibi,
ormanın kalbinde öylece durayım.