Ben sadece harbin yaptığı soğuk bir şakayım,dünden kalma bir hayalet.Bir Mozart değil de sadece bir Beckmann olduğum için kapalı bütün kapılar.Bu yüzden kapıların dışındayım
Savaş sonrası yıkım edebiyatının toplum ve bireyler üzerindeki etkisini nefis bir dille anlatan bir tiyatro metni,okurken yer yer sürekli taxi driver filmi aklıma geldi ülkeleri için kanını,sağlığını,psikolojisini,evini,ailesini bırakan insanların savaş sonrası bıraktığı gibi bulamadıkları bir toplum ve ülkenin içerisinde dislanmalari ve uyum sağlayamamalari hakkında müthiş bir eser,ilk defa tiyatro oyunu okuduğum için bazı noktalarda zorlansamda özellikle ulkemizdeki savaş severler için okunması gereken bir kitap.Bu kitabı okuduktan sonra leonid andreyev'e ait kızıl kahkaha eserini okumanızı tavsiye ederim müthiş bir tamamlayıcılık olur.
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
Hakkında çok şey merak ettiğim tepedelenli ali paşayı dış bir göz olan Fransız yazar Dumas kaleminden okumak çok keyifli oldu,roman haline getirebilmek adına abartılı söylemler olması dışında Osmanlı koşulları ve paşa hakkında direkt eleştirel ve objektif bir göz olması beni çok memnun etti okurken.Machiavellinin Prens'inin uyarlaması bir Osmanlı paşası olan tepedelenli,dönemin koşullarının çok aykırı bir profilidir.Müslümana Müslüman,Hristiyana Hristiyan olan paşa neredeyse kendi prensliğini kurmasını anlatan bu roman Osmanlı son döneminin çöküşünü kendi yolunda her şeyi mubah gören bir paşanın objektifinde romansı bir dille bizlere sunuyor biraz tarih meraklısı herkese öneririm bu kitabı.
"Akakiy Akakiyeviç'i götürüp gömdüler ve Petersburg,sanki orada hiç yokmuş hiç olmamış gibi Akakiy Akakiyeviçsiz kaldı.Hiç kimsenin arka çıkmadığı,hiç kimsenin değer vermediği,hiç kimsenin merak etmediği hatta sıradan bir sineğin topluiğnenin ucuna geçirip mikroskopta incelemekten kaçınmayan bir doğabilimcisinin bile dikkatini çekmeyen,kalemdekilerin alaylarina sabırla katlanan,son günlerinde de olsa zavallı yaşamını bir anlığına canlandıran palto kılığındaki parlak bir konuğun,hayatında bir an görünüp kaybolduğu Akakiy Akakiyeviç,hukumdarlarin ve dunyaya egemen olanların bile üzerine çöken o felakete uğrayan bir canlı yok olmuş, hiçbir olağanüstü iş göremeden yitip gitmişti..."
Benim japon edebiyatına adım attığım eser olan bu roman muhtemelen benim adıma japon edebiyatının kapılarını açtı...kitap çok az diyalog ve çok fazla monolog içermesine rağmen yazarın bugününden bize aktardığı yorumlari ve o zamanki halini açıklayarak şimdiyi kıyasladigi muhteşem bir yapıt olmuş kitapta felsefi açıdan o kadar fazla yer var ki altını çizmeye üşendiğim için kalemi elime bile almadım çünkü hepsini çizmek zorunda kalacaktım.Özetle zengin bir aileden gelen bir gencin tükenmiş bir şekilde kendini intihar dusuncesiyle yollara attığı maceranın sonunda madenci olmak üzere madene gitmesiyle geçen bir eser ancak tam tamına 3 gün anlatılıyor yalnızca.Olay veya gelişmelerden ziyade ismi bile belli olmayan karakterimizin yaşadığı karakter gelişimi,iç dünyası ve dünyevi görüşlerini anlatan bu kitap kimilerine göre sıkıcı olsa bile kitapları başka hayatların penceresinden bakmak üzere okuyan okurlar için paha biçilemez bir kitap muhakkak öneriyorum