“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
Milena, mektubunuza kavuşmak ve ona uykusuz bir zihinle yazmak zorunda kalmak çok güzel!
Ne yazacağımı bilmeden satırların arasında dolaşıyorum.
Zihnim hastaymış, yorgunmuşum, Pazartesi Münih üzerinden yola çıkıyormuşum. Ne farkeder?
Bugün böyle mutlu, böyle güzel kalacak ya, yeter!
Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun ? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
-Peki sen ne görüyorsun bakalım?
İnsan, sadece insan.
Seven , acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.