Benim bir âdetim vardır. Yanıma gelenlere sorarım: Efendi! Konuşacak mısın yoksa dinleyecek misin? Konuşacağım derse üç gün üç gece arka arkaya dinleyebilirim. Sonunda o kaçsın da ben kurtulayım. Eğer, ben dinleyeceğim, derse ben de o hâlde birbirimizle uyuşuruz derim. Ben söze başlarım, o da lâf arasında konuşur.