Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oktay Dinç

Yenilikler, ancak onlar için yer açtığınız zaman yaşantınıza girebilirler.
Reklam
Eğer bir kişi yedi yaşındaki inançları ile otuz yedi yaşında kendini hala iyi ve mutlu hissediyorsa, bu kişi ömrünü boşa harcamış demektir. Eski düşüncelerden, alışkanlıklardan, inançlardan ve sırasında eski arkadaşlıklardan sıyrılmak gerekir. Bir şeyleri arkada bırakıp yürüyebilmek güç bir derstir ama yine de yermek gerekmez. Bu onun için sadece bir zorunluluktur.
Hasan Tahsin
1. Dünya Savaşı'nın başlarında yine Teşkilat-ı Mahsusa mensubu olan Osman Nevres adlı şahıs da Bulgaristan ve Romanya'da bazı kişileri takip etmekte görevlendirilmiştir. Osman Nevres, bu görevleri esnasında ve sonrasındaki gazeteciliği esnasında Hasan Tahsin takma adını kullanmış ve İzmir'in işgali esnasında şehit edilmesinden sonra da bu isimle anılagelmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok kazanmak istiyordum fakat bu dünyada biliyorsunuz ancak işini bilenler kazanır.
"İnsanların düşmana da ihtiyacı vardır. Dostlarının değerini bilmek için."
Reklam
"Beni anlamıyorlardı. Zararı yok. Zaten beni daha kimler anlamadı"
Dönüşümü sağlayacak anahtarın kadınlarda olduğunu gören İttihat ve Terakki Cemiyeti, kadının kamusal alandaki görünürlüğünün arttırılmasını modernizasyon belirtisi, kadın enerjisini kamusal alanda da kullanılır hale getirmeyi ise iktisadî bir gereklilik olarak belirlemiştir.
Nitekim imparatorluk asırlarca Türk namıyla değil İslamiyet namıyla idare edilmiş; ancak şimdi müslümanlar arasında da milliyetçilik fikri uyanmış ve vücut bulmuştur. Bu nedenle İslamiyet namıyla imparatorluğun bekasını ve korunmasını sağlama mümkün görünmediği için Jön Türklere göre imparatorluğu millileştirmek ve Türkleştirmek gerekmektedir.
...İttihat ve Terakki Fırkası hakkında Atatürk'ün son hükmü şudur: "Kusurları, yanlışları ve zararları olmuştur. Ama vatanseverliği, tartışmaların üstündedir."
İttihat ve Terakki içinde Mustafa Kemal'in Enver'le uyuşamadıkları en mühim mesele, askerin politikadan uzaklaştırılmaları konusu olmuştur.
Reklam
Unutulmamalıdır ki, Mustafa Kemal (Atatürk) hiçbir zaman İttihat ve Terakki'nin kurucularından olmamıştır. (...) Bu gizli cemiyete, 29 Ekim 1907'de, yani Enver'den bir yıl kadar sonra, 322 sıra numarası ile girişi, 1895'ten ömrünün sonuna kadar daima sevdiği ve güvendiği arkadaşı Ali Fethi (Okyar)'nin davet, ısrar ve rehberliğinde olmuştur.
Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü edebiyatın bile bir gerçekliği vardı. Can sıkıcı taklikçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; hatta ben yokum. Olmadım diyemeyecek bir yerdeyim. Kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen miyonrlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı.
"Hayır, belki de kendimi yaşanacak güzel günler için saklamamıştım; belki de sadece duygularımda her zaman biraz geç kalıyordum. Babam öldükten iki yıl sonra bir akşam üzeri, biraz üzülür gibi olmuştum. Bazı kitapların da yıllar geçtikten sonra anlamlarını sezmeye başladım."
"Fakat paşam, vaziyet ve şartlar hiçbir zaman 1913'e benzemiyor. O zaman karşımızda Bulgarlar vardı. Ve nihayet geri almamız gereken yer yalnız Edirne'ydi, bugün bütün imparatorluğun hayatı ve mematı mevzu bahistir" demesi üzerine Enver Paşa kararlı bir şekilde "İşi büyütme Hüsamettin Bey. Belki bu safha daha uzun ve daha üzücü olacak, fakat onlar bu devleti ortadan kaldıramayacaklardır. Zira Türk milleti, hele Anadolu Türk'ü kolay kolay istiklalinden vazgeçmez."
"Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendi kendime. İyi şeyler birden bire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz."
2.235 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.