OkuNisa

OkuNisa
@OkuNisa
OkuNisa
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm
8.3/10 · 18,4bin okunma
OkuNisa
2022 okuma hedefini ekledi.
2022 OKUMA HEDEFİ
0/20 kitap - %0 tamamlandı
Henüz kitap okumadı
20 kitap
0 sayfa
0 inceleme
0 alıntı
Bir gün Küçük prens,"Onu dinlememeliydim," diyerek itirafta bulundu bana. "Çiçeklere asla kulak vermemeli insan.Onları yalnızca seyretmeli ve koklamalı.Çiçeğimin güzel kokusu bütün gezegeni sarmıştı ama buna bile sevinemedim.Şu pençe meselesine sinirleneceğime şefkat duymalıydım ona." Ķüçük Prens içini dökmeye devam etti: "O zamanlar hiçbir şeyi anlamıyordum.Onu söylediklerine göre değil yaptıklarına göre değerlendirmeliydim.Etrafına güzel kokular yayıyor,ışık saçıyordu.Ondan asla kaçmamalıydım.Onun o küçük hesaplarının ardındaki gizli sevecenliğini anlamalıydım.Çiçekler öyle çelişkilidir ki ! Bense çiçeğimi sevmeyi bilemeyecek kadar küçüktüm o zamanlar." ‍️

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry
8.9/10 · 234,1bin okunma
OkuNisa
Bir kitabı yarım bıraktı
İbrahim Efendi Konağı
İbrahim Efendi KonağıSamiha Ayverdi
8.4/10 · 741 okunma
Irmağın kaynağı çok uzaklarda sisler arasında dikilen yüce dağlarda olmalı. Tepelerinden kar eksilmezmiş. Boğazın en ucundaki köye kadar minibüsle geldim. Dağ köylüleri ile yolculuk ettim. Ne düşündükleri belli olmayan, az konuşan, sakalları uzamış, boyunlarında lamba şişesi taşıyan köylüler. Irmak beni yakaladı. Bazan eğilip suyundan içtim, bazan belime kadar girip içinde dolaştım. Kendimi derin yarlara, çalvanlara, meşe yapraklan ile yarpuzların kokusuna bıraktım. Alabalıklar, toy kuşları ve çiğdemler gördüm. Sularda oynaşan ışıkları, bu ışıklar altında türlü renklerle parlayan çakıl taşlarını seyrettim. Yürüdüm. Daracık patikalardan, insan ayağı basmamış kumsallardan geçtim. Dağ keçileri ile karşılaştım, kaya güvercinlerinin vahşî, tedirgin, çırpıntılı kalkışlarına baktım. Irmağa ve Veysel'e teşekkür etmeliyim. Su yüzünü yüzüme tutuyor, gözlerimin pası alınıyor. Akşamı ve ırmağın şarkısını dinliyorum. Yıldızların nasıl eğilip yeryüzünü selâmladığını, yaban lâlelerinin boyun büküşünü, vakur kayaların sükûn içindeki hareketini. Bir kalbim olduğunu duyuyorum. Ağlıyor ve yalvarıyor. Lime lime olan bakışım bütünleşiyor. Bir su sineğinin pul kanatları üzerinde her şey bir anda ay-dınlanıveriyor. İçinde olması gereken bir şeyin kaybından hangi mağaraların ücrasına saklandığımı, oradan hiç çıkmamak üzre kendime dâvalar aradığımı anlıyorum. Herşeyi tamamlayacak olan o şey. Ancak onunla varolabilirim. Irmak bir başlangıç. Bir düş. Ama bir yol ve bir yoldaş. Ne tabiat parçası, ne çiftlik hayali. Ne kaçıp gitmek, ne ekip biçmek. Sefer de içimde, tahayyülüm de.
— Evvelâ insana kıymet vermemiz lâzımdır. Kurân-ı Kerim'in insanı eşref-i mahlûkat sayan hükmüne hürmetten başka kurtarıcı yolumuz yoktur. Aynı zamanda bir ahlâk eğitimine kuvvetle başlamak lâzımdır. Devrimiz makina gıcırtısının ahlâk ilahilerini susturduğu devirdir. Bizim ahlâkımız hürmet, hizmet ve merhamet prensiplerini kendinde birleştiren aşk ahlâkıdır, diye heyecandan boğulacak sesiyle -gereken cevabı- kendisine vermişti. Önce insan yetiştirilecekti.
Beni kim tanıyabilirdi? Yönelişlerimi, arzularımı, oluşmamış fikirlerimi, açlığımı. Galiba bana yükledikleri kutsal görevin farkında değillerdi. Arzularından sıyrıl, nefsini değil başkalarını düşün, çalış, hizmet ehli ol. Peki ben okumayacak mıydım, giyinmeyecek miydim, her gün gözlerimin önünden parlak saçlarını savurarak geçen bir Fetanet'in peşinden gitmeyecek miydim? Neye karşı olacağımı, nelere tutunup nelerden kaçacağımı el yordamı ile tayin ettiğim bir çağda. Dayanaksız, hep bu Kemalettin Bey takımının türevlerinden birinin dağıttıkları ölçülü ve hesaplı lütuflarla, kâh bir iftar yemeğinde, kâh bir burs veya benzeri imkân ile karşılaştığında ne yapacağını şaşıran ben. Ben bir derviş değildim elbet. Bütün mazeretim bu. Yok dedirttim kendimi, Kerim'i önüne baka baka giderken seyrettim camın arkasından. Kendime güvenli bir yer seçtim...
Kimbilir kaç yüzyıl önce genç bir medrese talebesinin dudaklarından mırıltılarla dökülen, yükselip çınarın yaprakları arasına gizlenen ilahiyi başlatıverecek. "Sabahı beklemeyiniz dostum, geceden yola çıkınız. Olur ki uyuyakalırsmız. Sırtınızdaki çıkında ebedî gayenin dürülmüş azıkları varsa ne mutlu size. Gece serindir, yapraklardan süzülen yel gözlerinizdeki yaşları kuruturken ruhunuzda kâinatın derin sessizliğini taşıyarak sabaha doğru yürüyüp fecri başlatınız. Cemiyetin vahşî, zehirli bitkilerle dolu, her dalında uğursuz baykuşların mânâsız telkinler yaptığı sık ağaçlı ormanlarında çetin yolculukların başlangıcı için sabahı beklemeyiniz. Sabahı beklemek öğleni, öğleni beklemek akşamı beklemek gibi bir ruh gevşekliğini doğurur. Beynimizi tırmalayan zaruretleri mi hatırlatıyorsunuz. Evet hayatın zaruretleri ayaklarımıza dolanmış zincirlerdir ve ıstıraplarımıza çeşni katarlar. Fakat bu vahşi sahayı geçmek için hiçbir zaruret kâfi bir mazaret değildir. Ruhumuzu aldatmayalım, ebedî gayeye ihanet etmiş oluruz. Durduğumuz noktada inançlarımızın eskidiğini, yabancılaştığını hiç tecrübe etmediniz mi? En acı kayıp budur: Gerilemiş ruhların mütemadiyen tavizler vererek hayatla, zaruretle uyuşmaları.. Filozofun öğüdü bütün hayatımızda takip edeceğimiz en esaslı metottur: "Uzun yolu seçiniz..." Böyle yazmış aziz dost. Başını dergi sayfalarından kaldırıyor, duvarda sıralanan levhalara, büyüklerin resimlerine dalıyor...
124 syf.
·
Puan vermedi
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu
7.8/10 · 13,1bin okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
Okuma klübü sayesinde Mustafa kutlu kitaplarıyla yeni tanıştım.Okumadan önce içimde sekiz-dokuz sene öncesi Sezai Karakoç yitik cenneti'ni ,diriliş neslinin amentüsü'nü gün doğmadan'ı ve birkaç kitabını daha ardarda bir solukta okuduğum anlar gelmişti aklıma.Sıra arkadaşımla kitabın büyüsüne kapılıp tüm ev ahalisine yayılan telefon konuşmalarımızı da :) O yıllarda imanıma,ruhuma, Tanpınar'ca tahayyüleme🙃 bir incelik kattığına eminim Karakoç'un. Şimdilerde o inceliğin ne kadar değiştiğine de emin oldum Kutlu sayesinde.Çünkü Bu türü yıllar sonra ikinci kez okuyunca Karakoç gibi hissettireceğini sanmıştım,Belki kutlu'yu Karakoç'a çok yanlış bir benzetmeyle bağdaştırıp okudum,böylece bir önyargı edinmiş oldum.O eski ruh inceliğimin kalmadığını hissettirdi ,bir yandan da ilk geçliğimdeki o konularda kafamda filizler çıkartacak şeyler,ikna edecek cevaplar bulma arayışlarım,şimdi değişmeyen bazı değerlerimi buluşlarımı getirdi aklıma :) Kutlu'yu okurken zorlanmalarımdan ve istemsiz kıyaslamalarımdan dolayı hakettiği gibi okumadığımı da düşündüm, üzüldüm.Eser ,isim,konu çok gerçek,çok içimizden bir hikaye ama sanırım okumam ve sindirmem için doğru bir zaman değildi. İlk okuma klübü kitabım olduğun için,eksiklerimi,törpülemem gereken ve korumam gereken şeyleri de ve çocukluğumu da hatırlattığın için çok değerlisin,Ya tahammül ya Sefer-Mustafa kutlu
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
OkuNisa
Bir kitabı yarım bıraktı
%13 (33/250)
İslam Peygamberi
İslam PeygamberiMuhammed Hamidullah
9.2/10 · 568 okunma
OkuNisa
2021 okuma hedefini güncelledi.
2021 OKUMA HEDEFİ
5/19 kitap - %26 tamamlandı
5 kitap okudu
19 kitap
1.098 sayfa
1 inceleme
18 alıntı
İstanbul
Tabiat bir çerçeve, bir sahnedir. Bu hasret onu kendi aktörlerimizle ve havamızla doldurmamızı mümkün kılar. Fakat bu içki ne kadar lezzetli, tesirleri ne kadar derin olursa olsun, Türk cemiyetinin yeni bir hayatın eşiğinde olduğunu unutturamaz. Bizzat İstanbul'un kendisi de bu hayatın ve kendisine yeni kıymetler yaratacak yeni zamanın peşinde sabırsızlanıyor. En iyisi, bırakalım hâtıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler. Ancak bu cins uyanış anlarında geçmiş zamanın sesi bir keşif, bir ders, hulâsa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacağımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgârına kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hülyanın el ele vereceği çalışkan ve mesut bir dünyaya götürecektir.
Tabiat bir çerçeve, bir sahnedir. Bu hasret onu kendi aktörlerimizle ve havamızla doldurmamızı mümkün kılar.
Resim