”Okumadan geçemediğim için okuyorum, sıkılsam da okuyorum. Düşünmek için okuyorum, hayran olmak için okuyorum, eğlenmek için okuyorum. Okuyup yoruluyorum. Dinlenmek için de gene okuyorum.”
Cengiz Recai serisinin tüm kitaplarını sırasıyla okumaya çalışırken yeni bir basımı olduğunu fark ettim. Benim okuduğum, Beyaz Cehennem ve Kral Faruk’un Elmasları kitaplarından önce yazılmış bu eser ilk kez basılmış. Önsözden anladığım kadarıyla bulunmayan başka Cingöz Recai serileri de olabilir. Bu durum beni hem sevindirdi hem de seriyi sırayla okumak istediğim için okumaya devam etsem mi diye tereddüte düşürdü. Yine de kesin bir bilgi olmadığı için okumaya devam edeceğim, bir yandan da yeni basımlarını bekleyeceğim. Bu kitaba gelirsek serinin diğer kitaplarından biraz farklıydı; Cingöz Recai fazla saklanmak zorunda kalmadığı için kafa değiştiren kılık değiştirmeleri yoktu, bu da anlam karışıklığını önledi. Ayrıca bir cinayetle başlayan kitapta cinayetin çözülmesi süreci Cingöz Recai ve Mehmet Rıza ile devam etti. Avukat Fazıl’ın Belkıs’la nikahından sonra evinin banyosunda bulunan cesedinin incelenmesiyle, cinayetten önce bir süredir bahçede dolaşan siyah pervaneler ve duyulan baykuş seslerinin esrarı da çözüldü. Bu kitapta Cingöz’ün yardımcısı Necla karakteri var. İkisi birlikte cinayeti çözmeye çalışırken polise de yardımcı oluyor. Sadece kitabın başında, eli kolu bağlanan Belkıs karakterinin elini çözmeyi başardıktan sonra ayağını çözmeye çalışmayıp da bir tuğlayı fırlatıp ses çıkararak yardım istemesi çok mantıksızdı.
Hırsızlık değil de cinayeti konu alan bir dedektif romanıydı. Bu da benim için daha keyifli bir okuma deneyimi oldu ama Cingöz varken hırsızlık olmayınca da bir eksiklik oldu.
Şöyle güzel bir şiir kitabı okuyayım da kafam dağılsın diyorsanız bence uzak durun çünkü içerisindeki şiirler için kafa yormak lazım, çoğu yerde ben ne okuyorum diye sorguladım. Felsefeye yabancı biri değilim ama ona kafa yorduğumda ulaştığım bir sonuç oluyor fakat söz konusu şiir olunca iş değişiyor. Her şiirin sonunda yazıldığı tarih var. 1950’lerde başlıyor, okuması zor ve keyif vermeyen şiirler; 1970 yılına geldiğinde daha anlaşılır oluyor ama yine keyif vermiyor.
Padişahlar için yazdığı çok çirkin dizeler ise kitaptan daha da soğumama sebep oldu, tamam padişahlara tapmıyoruz da tarihimizi bu kadar kötülemek neden? Padişahın lazımlıkta oturup toplantı yapması ne demek? Türkiye’den önce Osmanlı vardı, eğer manasız şekilde Osmanlı düşmanlığı yapan biri varsa insan düşünmeden edemiyor! Eleştirmek başka, küfretmek başka. Bizim ülkemizde eleştiri deyince hakaret ve küfür geliyor çoğu insanın aklına ne yazık ki. Osmanlı’yı seven biri cumhuriyet düşmanı değildir, bu da çarpıtılıyor! Şair olarak niteleyemeyeceğim bu şahsın çok saygısız ve kaba olduğunu düşünüyorum, edebiyat ve şiir nahiflikten uzak olamaz.
Nihayet yazarın son kitabını da okumuş oldum, bütün kitaplarını okumuş birisi olarak bu kitabın akıcılığının diğerlerinden çok daha ileride olduğunu söyleyebilirim; öyle ki kitabı elime aldım ve bırakamadım, bir günde bitirdim. Karakterler orijinal, kitabın sonunda her karakterin tek tek sonunu anlatması çok güzel, Türkiye İş Bankası Yayınları’nın
Saf bir yüreğin, saf bir genç kızın öyküsü. Hiç evlenmemiş olan Felicite karakterinin sevgi arayışı, tüm sevgisini vererek kendisini adadığı kişilerden oluşan hayatı anlatılıyor. Tabiri caizse biri gidince diğeri geliyor; bu bazen bir çocuk bazen bir yaşlı bazen de bir papağan oluyor. Kitap aslında sevginin, ailenin, vefanın, karşılıklı bağlanmanın eksikliğini göstererek bunların önemini anlatıyor.
Saf Bir YürekGustave Flaubert · Can Yayınları · 20192,686 okunma
Ali Rıza, kızı Melek, evlatlık Hikmet kitabın ana kahramanları fakat hikaye içinde hikaye vardı, olayların akışı karışık geldi ve maalesef koptum kitaptan. Yazarın Kayıp Aranıyor adlı diğer romanı çok güzeldi, bu romanı onunla kıyaslayınca çok sönük kalıyor, zaten eleştirmenler de bunun bir romandan ziyade roman denemesi olduğunu söylemişler.
Hasta olduğu için bir erkeğe gece boyu refakat eden bir kızın adının çıkması ve neticesinde gelişen olaylar, bir kızın berber yanında çırak olması ve berber dükkanı açması, Hikmet karakteri üzerinden yalnızlığın tasviri, hırsızlığa rağmen tevkif anında dostluğa vefa gibi konular içeriyordu. Kitabın karışıklığına rağmen sonunu beğendim. Benim gibi, yazarın tüm kitaplarını okumak isteyenler tercih edebilir; aksi halde yazarın tercih edilecek çok daha güzel kitapları var.
Medarı Maişet MotoruSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20222,115 okunma
Yıllardır yabancı gibi yaşadığı eşi ölürse bir kadın ne yapar, annenin ölümü mü önemlidir mirasın kaygısı mı, cenazesi de olsa insan acıkır gibi konuları işliyordu. Miras ve para hırsını, ölenle ölünülmediğini, ölümün ardından hayatın devam ettiğini anlatan beş öyküden oluşuyor. Kısa olmasına rağmen çok anlamlı ve güzel bir kitaptı.
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Can Yayınları · 202015,3bin okunma