Bir değil, iki değil, bir sürü savaş; küçüklü büyüklü, haklı haksız, oyuncu kadrosunu yer değiştiren sözde kahramanlarla hainlerin oluşturduğu, gelenin gidenin arattığı, her yeni kahramanın bir önceki haini fena halde özlettiği savaşlar.
Sevginin olmadığı bir ülkede, adaleten bahsedebilmemiz de pek mümkün olmaz açıkçası. Sevgi öncelikli olarak devletin halkını sevmesiyle başlar. Ardından bu sevgi, devlete duyulan saygıyı getirir. Lakin şöyle bir durum var ki ancak adil olan yönetimler halkını sevebilir.
Bazı insanlar zalim, çıkarcı ve zeki oldukları için, bazı insanlar ise güçsüz ve zayıf oldukları için adalet isterler. Nitekim adalet isteyen bütün insanlar bir araya gelir ve herkesin ortak noktasıda bir fikir geliştirirler. Bazı isteklerinden feragat ederler ve bir sözleşme yapılır. İşte devlet bu şekilde kurulur.