Her şeyi, hep, geciktiririz -- sonra,
düşünmüş ama yapmamış olduğumuz bir sürü şeyin yükü, birden, aniden, tek bir günde, gelir,
yüklenir omuzlarımıza.
Hep olmamız gerektiğini düşündüğümüz kendimiz ile
--hep biraz 'şaşarak'--olmakta olduğumuzu
gördüğümüz kendimiz arasındaki aykırılık, sanki, orası burası delik bir şemsiyeyle sağanak altına çıkmışız gibi bir etki bırakır bizde.
En yakınlarımız en uzak olsunlar isteriz; en uzaklarımız da en yakın - - olunca da,
hep, tersi...
Tersliğimiz, uzak yakınlığımız ve,
yakın uzaklığımızdır.