Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melek Betül

Melek Betül
@Portakalfidesi
Sandım ki kalbim yerinden çıkacak bu dünya hengâmesinde!
Şehir Plancısı
Lisans
Nevşehir
04 Eylül
8 okur puanı
Nisan 2024 tarihinde katıldı
Peri masallarına aldanmayın çünkü gerçek değil, mükemmeli aramayın hiçbirimiz mükemmel değiliz.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Yorulmam deme gönül mutlaka yorulursun. Ortada seyrederken kenara savrulursun. Zamanın tenceresi, penceresi çok farklı, Temmuz’da buz tutarsın, Ocak’ta kavrulursun.
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
“Oraya gidip mezarlara bakmanı istiyorum. Orası kendisini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Ve onlar gitti ama dünya hâlâ dönüyor, işler hâlâ yapılıyor. Sen de onlar gibi mezarlığa gömülünce kendinden başkasının yapmasına imkan olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin.”
Sayfa 137Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünya hayatında mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlara duyurulur. İnsanoğlu hayatı boyunca evden çıkar, sonra tekrar döner. Ama bir gün çıkar, bir daha da dönemez…
Bir şey hakkında konuşurken ya da bir yargıya varırken kendi içinde ve ekseninde değerlendirmekten çok, ne gördüğümüz ile değerlendirmeye çok hevesliyiz. Çünkü böylesi daha kolaydır nefsimizi temize çıkarmak için. Daha kestirme yoldur bu.
Reklam
Gerçi ben bu hayır demeyi özgür olmak için değil, bana emanet edilen bedeni hor kullanmamak için öğrendim.
Dünya hayatında bekçiliğini yaptığımız her şey yine dünyada kalıyor biz giderken.
Beklemek duada daha da samimi yapıyormuş insanı.
252 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Zeytindağı'ndaki Portakallar
Zeytindağı'ndaki PortakallarEsra Yurttaş Yılık
9.1/10 · 130 okunma
Pusulası merhamet olmayan insanın varacağı tek mevzi zulümdür.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Eğer taşın da bir canı olsaydı, dile gelip ayağa kalkacak, arşa yükselip, masum, savunmasız çocuklara zulmeden bu kalpsizlere karşı gökten başlarına yağacaktı.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in güzel bir sözü vardır. “Kur’an okuyan mümin portakal gibidir. Kokusu hoş, tadı güzeldir.”
Müslümanlar için Filistin’de Müslüman kimliği taşımak ve yaşamak en büyük suçlarıydı. Bir baba akşam evine dönemeyebilirdi, namazı kılan bir anne çocuklarının gözleri önünde yerlerde sürüklenerek mescitten dışarı atılabilirdi. Ya da ibadetlerini yaparken durduk yerde ses bombası, gaz bombası üzerlerine atılabilirdi. Beş yaşındaki çocuk işgalci askerlere tehdit olarak görülebilir ve annesinin kucağından alınıp, tutuklanabilirdi. Her evden yılda bir tane acımasızca ve savunmasız bir şekilde öldürülen bir aile ferdi çıkabilirdi. Çocukken hapse atılan ve çocuklukları elinden alınan masumlarla hapishaneler doldurabilirdi. Bu masumlara psikolojik, fiziksel ve mental işkenceler yapılabilirdi. Evlerin içinden dışarı çıkmaları gerektiğini bile duyurmadan, içeride siviller varken, evleri bu insanların başlarına yıkılabilirdi. Enkazın altında kalanlara kurtarma ekiplerinin ve doktorların ulaşması engellenebilirdi. Ambulansların mahalleye girmesi yasaklanabilirdi. Geçim kaynakları zeytin olan ailelerin gözleri önünde zeytin ağaçları sökülüp atılabilirdi. Esnafların malları yağmalanabilir, dükkanları zorla ellerinden alınabilirdi. Okula giden çocuklar saatler süren aramalardan sonra çantalarında kalem taşıdıkları için suç unsuru taşımaktan tutuklanıp götürülebilirdi. Bunlar Kudüs’te yaşayan Müslümanlar için artık sıradan vakalardı. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun kendine insan diyebilen dünya vatandaşları için de bu olaylar sıradan bir siyası vakaydı. Onlar için bir insanlık meselesi değildi bu yaşanılanlar.
Geri13
60 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.