Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ulaş Başar Gezgin

Ulaş Başar Gezgin
@Profulas
1978 İstanbul doğumlu yazar, şair, çevirmen ve bilişsel bilimci. 109 kitabı bulunmaktadır.
Yazar
Doktora
İstanbul
İstanbul
56 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Deniz
Hak etmiyorum okyanus mavisi olmayı Ama beyaz kum sahili olmanı istiyorum senin Uzanan renkleri sakincesine bir kumsal Billur güneşin altında. Sevimli sahili sarı kumun Sıra sıra çamlara uzanan Düşten çıkmış sanki ve sakin
Reklam
Hattat
Çiçek açması gibi her yıl, pembe kirazın, Yaşlı bilge de yeniden çıkıyor ortaya Çin mürekkebi ve bir rulo kırmızı kağıtla Dalgalanan, yükselen kalabalıklar arasında. Çok güzel paralar ödediler ona Hayran oldukları yeteneği için, Süslemeleri için hünerli elinin, Ejderhalar ve anka kuşları işleyen. Her yıl azaldı sayısı gelenlerin sonra, O iyi
Yalandan İbaret Bence, Milli Tarih Denen Nane
Şöyle birkaç gün ara verdiğimde masamda duranlara Bakmak için sarp mı sarp, açlıkla sarılı meydanlara, Solmuş bir çiçek gibi bükük tüm o sokaklara, Diyorum ki, Yalandan ibaret bence, milli tarih denen nane. Yerin dibine batan tüm o tanrılar, Sağır ve ahmak eğitimli baylar, Depremlerin tarumar ettiği tapınaklar, Bu eğilmiş kuleleriyle

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şair İyi misin, Ne İçtin Böyle Yazmak İçin?
...Her renkten çiçek açıyor, Vızıldıyor arılar, ötüyor kuşlar, Apaçık gökyüzü, bulutsuz, Hızlı hızlı akıyor ırmaklar .... ...Çok özür şair, afedersin, Araya girmiş gibi oldum, battı şiirin, Yine de ben sorayım dedim: Şair iyi misin, ne içtin böyle yazmak için? ...Kaldırmış başlarını dağlar yükseklere, Şırıl şırıl çağlayanlar, ezgili sesleri
Kadın
Giysisiz, sınırsız, şüphesiz, duraksamaksızın, öylece bakınıyordu bir kadın dört yol ağzında, en saf güzelliği ile. Çıkageldi bir kör kalabalığı kadının doğasını çözmek istiyorlardı; saçlarına denk geldi kadının, ilki;
Reklam
Kaledeki Hapishane
Toplanmışlar fedailer kaledeki hapishanede Toplanmışlar fedailer özel yetkili mahkemelerde Bir türküdür güneş, hücrelerden yükselen Bir türküdür şu an Mısır, gırtlağımızdan çıkan Toplanmışlar fedailer hücrede Fark etmez kaç yıl hapis aldıkları, kâr etmez zulüm Kâr etmez mahkum edenin barbarlığı Kim hapse koyabilir ki Mısır’ı? Feda ile
Kim Onlar ve Kimiz Biz?
Kim onlar ve kimiz biz? Prensler onlar, sultanlar onlar, Mülklüler onlar, muktedir onlar. Bizse yoksul bırakılmışlar, yoksun bırakılmışlar. Ben söylemeyeyim de siz tahmin edin. Siz tahmin edin, kim kime hükmeder? Kim onlar ve kimiz biz? İnşaat işçileriyiz biz, emekçileriz biz. Toplumuz biz, bireyiz biz. İnsanız etimizle kemiğimizle. Ancak biz sağ
Kumarbaz
Büyük ağaçtan doğdular titrek fındık küpeleri, kasırga sırasında. Dönüp duruyorlar şimdi, zar tahtasında ve sarhoşum ben kumar yangınıyla. Hiç yakınmadı karım ne de heyheylendi, sevdi beni ve dostlarımı, ama savurdum onu tek bir berbat zar atışla. Şimdi adam yerine koymuyorlar beni, o ve annesi ve günahını bile vermiyor hiçkimse bana. Pazarda
Yaradılış
Oluştan önce, olmayıştan bile önce, hava yoktu, yoktu gökkubbe. Nefes alan neydi peki? Ve nerede? Ve kimin emriyle? Ve su var mıydı bitimsizcesine derin? Ölümden önceydi bu ya da ölümsüzlükten. Bölünmemişti gün ve gece, ama nefes alış veriş vardı içgüdüsel olarak, rüzgarsız nefes alış veriş ve dahası değil. Öyle karanlıktı ki görünmüyordu karanlık, karanlıkta. Suyun hiçbirşey yoktu her yerde olduğunu gösterecek. Ve bir örtüydü boşluk sıcaklıktan çıkmış Oluş’un üstünde. Deldi geçti Oluş’u arzu, zihnin ilk tohumu ve bilge şair azizler yokladılar kalplerinde, olmayıştaki oluşun düğümünü, ve bu ipi, gerdiler onlar… ne? Var mıydı yukarı? Aşağı? Tohum saçıcılar vardı ve doğurgan güçler, itki yukarı ve erke aşağı, ama kim bilebilir gerçekten ve söyleyebilir burada? Nereden geldi bu yaradılış? Sonradan geldiler tanrılar, kim bilebilir öyleyse, kaynağı? Kimse bilmiyor yaradılışın kaynağını. Kendinden doğdu o. Ya da doğmadı. Yüce göklerden aşağı bakan bilir. Ya da bilmez belki. (Hindular’ın kutsal kitabı Rig Veda’dan (Bilgi Şiir) bir bölüm) Çeviren: Ulaş Başar Gezgin Kaynak: Barnstone, T. (2003). Literatures of Asia: from Antiquity to the Present. Upper Saddle River, NJ: Prentice Hall. s. 12-13.  
Afrika
Ayaktayım deniz kıyısında, bakıyorum Siliniyor kor gibi parlayan seher vakti. Yuvarlanıveriyor karanlık güz bulutları Doldurmak için gökyüzünü. Öfkeli, ateşli su yılanları gibi Atılıyor kir rengi gelgitler, ısırmak için kıyıyı, Ve zehrin çıkışı gibi, yükseliyor ak köpükler. Oluşturdukça Kentler, göller ve bahçeler serapları ve geçmiş
Reklam
Ulusal Tarihler
Övünülecek ne olabilir Bir ulusun tarihinde? İnsanlığın tarihi İnsanın insanı sömürmesinin tarihi. İnsanlığın tarihi Topluca mideye indirme çabası: İnsanlığın tarihi
Cenin
Ve o gece, yağan kaplanları durdurduğunda Ve oda-bölücüleri, Silahlı soygun yapmaya gelmişler Elleri boş dönerken Acı kahvelerin kapanışında ve Açılış zamanında orospuların Alıyorlar müşterileri, yanıp bittiğinde Lambalarında fitil Ve dönmüşlerdi keşişler gerisin geri Geleneksel çocukseverliklerine, Korktuğunda yağmur çünkü Daha hızlı gider
Pasaport
Tanımadılar beni gölgede Emen, ten rengimi bu pasaporttaki Ve bir sergiydi yaram onlara göre, Turistler için, fotoğraf toplamayı seven. Tanımadılar beni, Ah... Terketmeyin Avucumu, güneş olmaksızın Çünkü tanıyor beni ağaçlar
Rita ve Tüfenk
Rita’yla gözlerim arasında Bir tüfenk var Ve kim ki tanır Rita’yı Diz çöker ve dua eder O bal rengi gözlerin kutsallığı için Ve öptüm Rita’yı Genç iken o
Kimlik Kartı
Yaz hadi! Arap’ım ben Ve ellibin rakamıdır kimlik kartı numaram Sekiz çocuğum var Dokuzuncusu da gelecek, bir yaz sonraya Öfkelenecek misin? Yaz hadi!
158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.