Hera

Hera
@Purelight
Görsel Sanatlar Öğretmeni
Gazi Üniversitesi
599 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yaşar Kemal tartışmasız Türk edebiyatının başına gelen en büyük yazarlardan biri. Kendisini çok yakın dostu Livaneli'den okumak büyük hazdı. Yazdıklarının yanında yaşadıklarını da okuyunca sevgim bin kat daha arttı. Belki geç tanıdım, hiç görmedim ama insan görmediği birini de pekâlâ özleyebiliyor. Özlemle anıyorum. Yaşar Kemal iyiki vardı.
Yaşar Kemal
Yaşar KemalZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20162,311 okunma
Reklam
160 syf.
7/10 puan verdi
Zülfü Livaneli'ni okuduğum ilk kitabı. Uzun zamandır okumak istiyordum bir Livaneli kitabı. Beklentim de yüksekti. Açıkçası beklentimi karşılayamadığı için biraz hayal kırıklığına uğradım. Giriş kısmında üslup yavan geldi. Dili sadeydi bu güzel fakat bir eksik vardı. Gelişme kısmında konunun içine girmek daha kolaydı. Mardin ve ezidiler hakkında yeni bilgiler öğrenmekten mutluluk duydum. Sonunu bağlama konusunda da biraz eksiklik vardı bana kalırsa. Daha iyi olabilirdi bunu hissediyorum. Hani bir yemeğin içinde bir baharatı ya da tuzunun eksik olduğunu hissedersiniz ya onun gibi bir durum. Yine de Livaneli'ye başka bir şans vermeliyim. Huzursuzluğu okuması kolaydı. Anlatılanların bir kısmı dehşet verici olsa da o duygu bende uzun süre kalıcılık sağlayamayacak malesef. İyi okumalar dilerim herkese.
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,1bin okunma
157 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Derin bir nefes alın ve o çektiğiniz nefeste denizden gelen tuzlu su kokusunu hissedin. Beni Deniz Gezgin'le tanıştıran
1K Ankara Okuma Grubu
1K Ankara Okuma Grubu
'na teşekkürü borç bilirim. Zirâ uzun zamandır kitap okumamış olmama rağmen bu kitap öylesine iyi geldi ki. Edebi açıdan hem doyurucu hem de oldukça okunabilir. Usul usul işleniyor içinize zaman, mekan ve duygular. İçerik olarak bugünkü toplantıdaki konuşmalarla daha derin ayrıntılara inilince kafamda oturaklı bir hâl alsa da, her insanın içinde bir burukluk bırakacağına inanıyorum. Çevremizde her gün görüp fakat görmezden geldiklerimizin hikayesi. Yahut bazen de kendini o topluma ait hissedemeyiş. Ailesizlik kavramı çok güzel işlenmiş. Her bir karakterin ortak noktaları olduğu kadar başka başka derinlikleri var. Hani yolda yürürken içimizden geçiririz ya acaba diğerlerinin hayatları nasıl, kimler neler yaşıyor, ne acılar çekiyor, neler düşünüyor. İşte bu kitap o hayatların bir kaçının içine çekiyor bizi de. Onlarla birlikte hüzünleniyor, düşünüyoruz. Kitapta metaforlar yoğun bir şekilde işlenmişti ama ne yalan söyleyim ben onlara pek kafa yormayıp kitabın bende bıraktığa ize baktım. Bana kalırsa o iz hoştu. Yine de daha az metaforlar olsa hafifleyebilirdi. Okumaya değer bir kitaptı. Tavsiye ederim :)
Ahraz
AhrazDeniz Gezgin · Sel Yayıncılık · 20124,832 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Beni tanıyanlar bilir, İstanbul'u çok severim. Belki orda yaşamadığımdandır fakat hep bir bağım var gibi hissederim. Neyse efendim Orhan Kemal'in hayatın içinden bir çok minik hikâyesinin bulunduğu bu kitapta da eski İstanbul'un kokusunu alıyorsunuz, troleybüslerin çın çın öten seslerini, çocukların şakımalarını duyuyorsunuz. Her sayfada başka bir karaktere bürünüp onunla yaşıyorsunuz olayları, kâh patronunuzun alacağı için ordan oraya koşuyorsunuz kâh dondurmacı olup tıp okuyan oğlunuzun gözünüzü bir damlayla iyi edeceğinizi hayalliyorsunuz. Öykülerden aldığım ortak unsursa içtenlik ve samimiyetti, Orhan Kemal, Türk insanını zenginiyle fakiriyle çok başarılı bir şekilde tasvir etmekle kalmamış bizi özlediğimiz sıcaklığa kavuşturmuştur. Pek değerli https://1000kitap.com/AkakiAkakiyevic/Duvar/ 'e bana bu eseri okumamdaki katkılarından ötürü de teşekkür ediyorum :)
Önce Ekmek
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,506 okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Bir berber dükkânı! Oradan köye açılan bir pencere! Bir berber dükkânı daha! Ve söz konusu dahi olmayan zaman. Kayboluşlar, kaçmışlar, kaçırmışlar, kendi içinde bütün bunları yaşamışlar veya hiç var olamamışların kitabı gölgesizler.. Belkiler ve sankilerle yoğurulmuş. Başlarken yine Hasan Ali'nin dilinden etkilenmemek mümkün değildi, taaa ki
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,6bin okunma
Reklam
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Hasan Ali Toptaş'ın dili çimlere uzanmışsın da gecenin karanlığında yıldızların eşsiz parıltıları eşliğinde doğanın mis kokusunu içine çekiyormuşun etkisi yaratıyor bu kitabında. Onun çok kitabını okumadım belki fakat üslubunun ve kurgusunun beni büyülediğini söyleyebilirim. Oluşturduğu benzetmeler, kullandığı ikilemeler, kelimeler insanı alıp başka dünyalara götürüyor desem abartmış mı olurum bilmem. Bu 5 öyküden oluşan minik sevimli kitap Ümit Ünal'ın desenleriyle de ayrıca içine çekiyor insan kitabı elinde tuttuğunda dâhi mutlu oluyor. Uzun zamandır bir kitabı okurken böyle heyecanlanmamıştım belki bu benim bugünkü ruh hâlimle alakalıdır fakat buna kitapçıda elinize Gecenin Gecesi'ni alıp bir kaç sayfa çevirirken mutlu olup olmadığınızı hissederek test edebilirsiniz belki. Özellikle "Nihat" ve "Fotoğraf" adlı hikayelerinde çok eğlenerek okuduğumu da belirtmek isterim.. Ve HAT'ın böylesine övdüğüm dilini merak edenler için "Yatak" adlı hikayesinden bir alıntı: "Zaten, şimdiki odaların tabanı beton. En azından, benim odamınki öyle. Üstüne de şöyle laf olsun diye duvardan duvara , kağıt gibi, ruhsuz bir halı sermişler. Beton halıdan süzülüp yer yatağına, yer yatağından fışkırıp sırtıma yapışıyor bu yüzden ve gece boyunca beni kıtlıktan çıkmış bir sülük gibi horul horul emiyor." Sayfa 17, Everest Yayınları, Kasım 2017
Gecenin Gecesi
Gecenin GecesiHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20172,217 okunma
420 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
İnsan açgözlü bir yaratık doğru fakat bazıları ise yalnızca hayatta kalmak için "Daha!" diyor. Ya daha ya hiç belki de. Merakla ne zaman okurum diye düşündüğüm yazar Hakan Günday, kitaptaki bölüm adlarıyla -sfumato,cangiante,chiaroscuro- baştan gönlümü çalmış oldu bile. Kitabın ilk cümlesi de bir hayli iddialı ve akılda kalıcıydı "Babam bir katil olmasaydı, ben doğmayacaktım..." Ne yaşadın böyle acaba??? soru işaretlerini peşinden getiriyor. Sonra okudukça, sayfaları çevirdikçe soruma cevapları çatır çatır alıyorum. Hatta diyorum ki sormasaydım daha mı iyiydi... Sfumato bölümünde Gazâ ve çevresindeki leşlikleri tanıdıktan sonraki bölümlerde kitabın seyrinin değişmesi beni oldukça şaşırttı. Hele ki tam oh ne güzel, harika dediğim an... İşte o an... Neyse okuyun bence. :))
Daha
DahaHakan Günday · Doğan Kitap · 202313,6bin okunma
140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
"Ben hasta bir adamım." Böyle diyor kendisine kahramanımız ya da antikahramanımız... Bana kalırsa o hepimizden bir parça, bazı huylarımızdan fazlaca bazılarındansa az miktarda var. Anlattığı konularsa tokat gibi yüzümüze çarpan gerçekler. Yeraltından Notlar'ı, geçen yıl Ankara DT tarafından izlemiştim. Hâlâ adamın ses tonu kulağımda.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,4bin okunma
238 syf.
7/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Uzun zamandır okunmayı bekleyen kitaplardan biriydi, yine kitap okuma konusunda duraksama dönemindeki ben uzun sürede okusam da tadına vardığımı düşünüyorum. İlk sayfaları okurken kendi kendime bu böyle nasıl gidecek diye düşündüm çünkü çok fazla bilmediğim kelime vardı ama sonraları alıştım ve dili de hafifledi. Türü, konusu alışılmış eserlerden değil. Masalsı bir anlatımı var. Bazen bulutların üzerinden eski İstanbul'un büyülü halini okuyormuş gibi hissettiriyor. Bir çok karakterin hikayesini anlatıyor. Kitabın içinde küçük küçük hikayeler var gibi yani.. Kafayı karıştırabiliyor bir hikayeden diğerine geçmek. Sanki rüyadaymışsınız gibi :)
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048bin okunma
77 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Az önce bitirdim kitabı. Gözlerim biraz yorgun olsa da bitirmenin doyumunu yaşıyorum. Evet, kitap 71 sayfa olabilir fakat içeriği bana gayet yoğun geldi. Bunun nedeni aslında öykü içinde öykü olması olabilir belki. Asıl olaydan çok Dr. B'nin yaşadıkları kitabın başından ayrılmamama sebep oldu. İlk başları o kadar etkilememişti oysa. Özellikle içindeki benlikler fikri bana gayet mantıklı geldi. Ahmet İnam'ın dediği çok doğru "Ben, benlerimden oluşmuş bir cumhuriyetim." Bir tarafımızın susup diğer tarafımızın konuşmasına izin vermeliyiz bazen. Bir konunun tek bir çıkış yolu yok sonuçta. Satrancın anlatmak istediği çok şey vardı belki. Fakat bende böyle izler kaldı. Stefan Zweig, psikolojik tahliller ve bu şekilde karakter oluşturmada alanının en iyisi sanırım. Tabi bu tespiti yapmak için daha çok kitap yiyip hazmetmem gerekebilir. Size de bol kitaplı günler dilerim :)
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,1bin okunma
Reklam
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Tuhaf'ın 4. Sayısı Shakespeare'le bizi karşılamıştı. 10 sayfalık dosyayla Shakespeare hakkında yeni bilgiler sahip olduktan sonra derginin geri kalan kısmını uzun zaman zarfında ara ara okudum. Annem ve teyzemle paylaştım.Onlar da bazı yazıları çok sevdiler. Dergide her ay aynı yazarlar olmayabiliyor. Bazı aylar sanıyorum tatil verip yeni yazarlara yer veriliyor. Bir yandan iyi olmakla birlikte bu ay Hakan Günday'ı görememek üzdü. Onun yerine Ahmet Mümtaz'ın röportajı vardı ki o da bu ayki favori yazılarımdan biriydi. Onun dışında bu ay Ülkü Tamer, Ara Güler, Yekta Kopan, Nebil Özgentürk, Levent Kazak, Ömür İklim Demir'in yazılarıyla Nurhak Kaya'nın Özdemir Erdoğan'la yaptığı röportaj en sevdiklerim oldu. Ahmet Mümtaz'ın Tuhaf'ın başlaması ve içeriği hakkında bulduğum bir konuşmasını da şuracığa koyuyorum dileyen izleyebilir :) youtu.be/ZiOVDayfxi0
Tuhaf Dergi - Sayı 4
Tuhaf Dergi - Sayı 4Tuhaf Dergi · Tuhaf Yayıncılık ve Yapımcılık · 2017137 okunma
436 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Şimdi Yaşar Kemal'in İnce Memed'i karşımda ben de ona bakıyorum "Senin için ne yazmalı, nasıl anlatmalı." diye. Yaşar Kemal'in eserlerini okumaya başlayalı bir yıl bile olmadı. Ama ilk okuduğum kitabında bile O farkını belli etti. Öyleki artık Yaşar Kemal okumadığım zamanlarda onun dilini özlüyorum. İnce Memed'se onun en büyük eseri sayılıyor. Sadece onun değil Türk edebiyatının da en büyük eseri sayılıyor. (Bkz: hurriyet.com.tr/turk-edebiyatin... ) Yaşar Kemal okuyan da okumayan da bilir onun mekanı Çukurova ve çevresidir. Orayı karış karış bilir. Ve öyle bir anlatır ki siz orada kuşların sesini duyarsınız, çiçeklerin kokusunu alıp sarhoş olursunuz, çakırdikeninden bacaklarınız yara bere içinde olur, acı çekersiniz. O tarlayı, taşı, toprağı hissedersiniz. Yaşar Kemal ilk bunu yapar sonrasında karakterleri gösterir bize. Orda yaşayan halk nedir, necidir, neyden dert yanarlar. İnce Memed, ağaların yaptığı eziyetlere, toprak çalmalarına, haksızlıklarına tepki olarak doğmuş bir halk kahramanıdır. Roman boyunca köy halkı onun arkasından nice dedikodular eder, efsaneler uydurur da onu yüceltir. Bana kalırsa İnce Memed, Yaşar Kemal'in diğer eserlerinden konu olarak pek bir farklılığı sahip değildi fakat olay örgüsü fazlaydı. Maceradan maceraya koşuyordu. Köyden dağa, dağdan kasabaya, çift sürmekten eşkıyalığa... Eğer siz de bu maceraya ortak olmak istiyorsanız mutlaka alın okuyun derim. Ama illâ bu kitabı olacak diye bir şey yok. Hâlâ Yaşar Kemal okumadıysanız. Bir an önce bir kitabını alın sonra benim gibi "Niye bu kadar geç başladım!" diye üzülmeyin. :)
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,4bin okunma
574 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Harika bir kitap okudum!!! Bitirdiğimde düşündüğüm buydu. Hâlâ da böyle düşünüyorum. Her yaştan insanın okuyabileceği sayfaları çevirirken tebessüm ettiren bir kitap. Ama insan şaşırıyor böyle zor, acı bir dönem olan 2. Dünya Savaşı Almanya'sı nasıl tebessümle okunabilir diye. Tabii bu duygusal yerleri olmadığı anlamına gelmiyor. Kitabı okumaya başlarken ilk önce anlatıcının kim olduğunu anlayamamıştım. Bir iki sayfa sonra fark ettim ki çok iyi bildiğimiz biri. Ama tabii bunu size söyleyip sürprizi bozmak istemem. Kitapta böyle bir anlatıcı seçmek bence ayrı bir özgünlük kazandırıyor kitaba. Sadece bu da değil bence. Kitaptaki karakterler. Ya da anlatıcının spoiler vermesi fakat buna rağmen heyecanını yitirmemesi de diğer kitaplardan ayırıyor. Kitapta üslubu çok önemseyen biri olarak çok akıcı ve sade bir dil olduğunu söylemem gerek. Fazla betimlemeler yok ama buna rağmen karakterlerin duygusu sizi oraya çekiyor bir anda kendinizi Himmel sokağında buluyorsunuz. Kâh futbol oynuyorsunuz sokakta kâh bodrumda kitap okuyorsunuz. Karakterler öyle güzeldi ki onlardan ayrılmak insanı üzdü. Demek istediğim şu ki güzel bir kitap okudum. Hani yıllar geçse bile kitaplığınızda bir kitap görürsünüz de o kitabı okuduğunuz zaman aklınıza gelir, karakterler ve oradaki duygu, sonra kalbiniz ısınır. Bu o samimiyette bir kitaptı. Mesela bu samimiyette aklıma gelen ilk kitap Şeker Portakalı. İşte öyle bir şey. Alıp okuyunca anlarsınız ne demek istediğimi :) İlk 10 puanım da Liesel'e feda olsun!
Kitap Hırsızı
Kitap HırsızıMarkus Zusak · Martı Kitabevi · 201212,5bin okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Ana! Kitabı burada gördüğüm alıntılardan beri oldukça merak ediyordum. Nihayet alıp okumaya başladığımdaysa gerçekten buna değdiğini anladım. Yalnızca tembellik dönemime denk geldiği için uzuuuun bir süre okudum, tâbiri caizse kitabı süründürdüm. Oysaki kitap oldukça sade dilli ve okunasıydı. Kitabın içeriğine girmeden önce yazarı Maksim
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628,4bin okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Tuhaf'ın 3. Sayısı ve kapağında Vincent Van Gogh.. Daha dergi çıkmadan heyecanlanmıştım internetten kapağı görünce. Van Gogh içeren sayfalar çok güzeldi, ona dair yeni yeni pek çok şey öğrendim. Özellikle bir sayfadaki grafikler çok hoşuma gitti. Derginin geri kalanıysa geçtiğimiz sayı kadar beni etkilemese de yine harika isimler konuktu. Bir kere İlber Ortaylı'yı gördüğüm için çok heyecanlıydım. -O değil de dün de rüyamda gördüm adamı :D- Ara Güler'le olan röportaj da çok iyiydi gülmekten kendimi alamadım. Aynı zamanda Tahin-Pekmez köşesi, Irvine Welsh röportajı, Shantel'in sorulara cevapları, Zülfü Livaneli ve Etgar Keret'in hikayesi de favorilerim arasındaydı yine. Ama diğer hikayeler de o hazzı çok alamadığımı hissettim. Diğer sayıyı merakla bekliyorum.
Tuhaf Dergi - Sayı 3
Tuhaf Dergi - Sayı 3Tuhaf Dergi · Tuhaf Yayıncılık ve Yapımcılık · 2017191 okunma
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.