Batı'nın kent yapısı bize sadece taşıyla toprağıyla değil, ahlakıyla da sirayet etti.Muhabbetsiz ve selamsız şehirler kurduk.Dirilten selamı bıraktık, öldüren yalnızlığı aldık.
Türlü sürprizlerin lavanta çiçekleriyle sarmaş dolaş yattığı o sandıkları ah ben çok iyi bilirdim. Kapakları kapalı olsa da neleri gizlerdi o sır kutuları, hangimiz bilmezdik ki.
Ne yapmıştım ben? Yaşamamdan maksat bir lisan öğrenmek, bir meslekte söz sahibi olmak mıydı? Yaradılışın ve yaradılışımın sırrı bu kadar mahdut olabilir miydi? Tabiatın kucağında yaşanması gereken hayat böyle mi sarfedilmeliydi? Beni tutup sürükleyen rüzgâr neydi?