Bir gün Pablo ve birkaç arkadasla birlikte bir açık gıda pazarına gittim; bir kamyona marul, et ve balık yükleyip Medellin'in en yoksul mahallesine götürdük. Orada kent atıklarının toplandığı büyük bir çöplük vardı ve insanlar o çöp dağından yiyecek ve onarılıp giyilebilecek ya da temizlenip satılabilecek giysiler toplayarak hayatta kaliyorlardi. Oraya gittik ve Pablo yiyecekleri dağıttı. İnsanlar onu bu yüzden çok sevdiler. Bu Pablo'nun parasıyla sık sık yaptığı bir şeydi. Evet, daha sonra çok korkunç şeyler yaptı, fakat yoksul halkı hiç unutmadı ve onların sevgilerini kazandı. Bugün bile onu hatırlayıp hayatını kutluyorlar.
Dünyaya dağılmış tüm Ermenilerin anavatanı Anadolu'dur. Yakın zamanda Ortadoğu ülkelerinden ya da Ermenistan'dan Batı'ya yaşanan göçlerin temelinde de yine Anadolu'daki binlerce yıllık yerleşiklikten koparılmışlığın tarihi yatar.
Bu konuda Size bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Belki savundugunuz tezi destekleyecek ya da çürütecek birseyler vardır kitapta. Genel olarak okumak iyidir
Lakin her selden sonra oldugu gibi, sular geri çekilmek durumundadır; bütün despotluklar kısa sürede eskir ya da soğur, bütün ideolojiler ve onların geçici zaferleri kendi zamanları icinde sona erer. Bu nedenle yalnızca düşünce özgürlüğü fikri, fikirlerin fikri, hicbir zaman yenilmez her zaman geri döner çünkü ruh ebedidir. Dışsal olarak, geçici bicimde susturulacak oldugunda gerilere, vicdanın en derin bölgesine, hicbir tehlikenin erismeyecegi bir yere sığınır. Bu yüzden muktedirlerin ağzinı kapatarak özgür ruhu mağlup ettiklerini sanmalari boşunadır. Çünkü her yeni doğan insanla birlikte yeni bir vicdan doğar ve daima birileri çıkıp fikri görevini yerine getirmesi, insanlığın vazgeçilmez haklari uğruna eski kavgaya yeniden başlaması gerektigini hatırlar ve her zaman bütün Calvin'lere karşı bir Castellio ayağa kalkar, iktidarın bütün zorbalığına karşı düşüncenin mutlak bağımsızlığını savunur.