Sizi gördüm, denizin evinde. Akşamüstleri gibi güzeldiniz.
Bir balık su değiştiriyordu.
Yeni yeni bunalım duvarları çıkıyorduk her gün.
Sıkıntımıza giriyordu adın. Büyüttükçe artıyordunuz.
- Gökyüzü duyuluyor , dedim.
Baskının sessiz ülkesine vardım.
Seni yürüyorum.
bazan, bazı şeylere anlam vermekte güçlük çekiyorum;
bir masaya, bir duyguya, bir yıldıza, havaya, suya, bir bire...
aslında bu, her şey için geçerli şuan.
sanırım düşülen boşlukta uyumak lazım.
Srebrenitsa Katliamı'ndaki dokuz bin kişinin altında ezildim, diz kapaklarım kırıldı ve her bir çıtırtının sesini duydum. Nene de duydu. Şimdi siz de duydunuz ama nasıl sağır olmadınız bilmem..!
Bana diyorlar ki "Sen Malkoçoğlu'sun". Kahraman.
Kahraman nedir ya? Vallahi, Türkiye'de evine alın teriyle, namusuyla ekmek götürüp ailesini doyuran her ana-baba kahramandır.
Yaşayamam, yine de
Fışkırıp durmazsa içimde ekinler,
Filizler ilkin, toprağı delip geçen,
Varmak için ışığa,
Ama karanlıktır toprak ana:
Karanlıktır benim derinlerim:
Sularda bir kuyu gibiyim ben
Ardında yıldızlar bıraktığı gecenin
Ve kırlarda yapayalnız sürüp gittiği..
- Pablo Neruda