Recep Bozdoğan

Recep Bozdoğan
@RecepBozdogan
16 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Osman'ın liderleğinden kaynaklanan başarısı ile yarattığı muhit, karmaşadan ve otoritesizlikten yılmış insanların, yeni umut kapısı olmasına yol açtı. O, artık gelişigüzel akınlar yapan, düzensiz askerlerini yağma ve ganimet peşinde, oradan oraya sürükleyen biri olmaktan çıkmış, karizmatik kişiliği etrafında toplanan akıncılarıyla, yeni yerler ele geçiren, ardındaki düzensiz yarı yerleşikleri düzenli yerleşikler haline sokan, otorite sahibi yeni bir lider olmaya başlamıştı. Uygulamaları, siyasal iktidarını oluşturması anlamına geldiği gibi yeni bir devletin kurucusu olmasını da sağlayacaktı.
Sayfa 210 - Post / İstanbul 2021
Reklam
Osman'ın ilk kazanımları arasında yer alan İnegöl, Yar Hisar, Karaca Hisar ve Bilecik'in ele geçirilmesi, onu etrafta oldukça tanınan bir lider haline getirdi. Askeri başarılara rağmen, ele geçirdiği bölgelerdeki Hristiyanlara karşı takındığı tavır, sadece tanınmasına değil, başka bölgelerdeki Müslüman veya Hristiyan toplulukların yoğun olarak ona katılımını da sağladı. Başta Germiyanoğulları'ndan olmak üzere diğer bölgelerden gelenlerin hemen hepsi, ele geçirdiği yeni yerleşim birimlerindeki, boş evlere yerleştirildi.
Sayfa 210 - Post / İstanbul 2021
Esasında çevresindeki siyasal ve askeri koşullar dikkate alındığında, Osman'ın küçük aşiretinin liderliği ile elde ettiği otoritesinin meşruiyeti, rüya gibi irrasyonel temele değil, Aydınoğulları ve Candaroğulları gibi bölgede faaliyet yürüten dinamik etkenlere bağlı olmasına ve sayıları günden güne artan askeri gücüyle elde ettiği kazanımlarına dayanıyordu.
Sayfa 209 - Post / İstanbul 2021

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O, bir gazetecinin "mesut musunuz?" sözü üzerine: "Mesudum. Çünkü muvaffak oldum..." diyor. (21 Haziran 1935)
Sayfa 109 - Cumhuriyet, Aralık 1998
Abdurrahman Şeref'in Cumhuriyet'in ilanı üzerine sözü
Anayasa değişikliği üzerindeki görüşmelere katılanlar arasında, son Osmanlı imparatorluk tarihçisi, Tarih-i Osmanî Encümeni'nin ilk başkanı ve o zaman Büyük Millet Meclisi'nde İstanbul milletvekili olan, seçkin tarihçi Abdurrahman Şeref de vardı ve şunları söylemişti: "Eşkâli hükumetin tâdadına lüzum yok. Hakimiyet bilakaydüşart milletindir, dedikten sonra kime sorarsanız, bu cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin!".
Sayfa 261 - TTK 1993
Reklam
Cumhuriyetin İlânı
Bu arada Mustafa Kemal daha da köklü bir değişikliğe "Cumhuriyetin ilanına" hazırlanmakta idi. Saltanatın kaldırılması ve Hilafetin alıkonulması, devlet başkanlığında tehlikeli bir belirsizlik yaratmıştı. Mecliste ve dışında Halifenin şahsında meşru hükümdan ve devlet başkanını "bir çeşit meşruti
Sayfa 261 - TTK
İdarenin şeklini belirleyecek en önemli girişim: Ankara'nın Başşehir oluşu
9 Ekimde İsmet Paşa Halk Fırkasının bir toplantısında ''Türkiye devletinin makarrı idaresi Ankara'dır" şeklinde bir anayasa değişikliği önergesi verdi. Dört gün sonra Meclis bunu resmen kabul etti. Karar, geçmişten yeni bir uzaklaşma saltanatın kaldırılmasının mantıki bir sonucu anlamına geliyordu. Padişah gitmişti; imparatorluk şehri onu deviren devrimciler için hala elverişli bir yer değildi. Beş yüzyıla yakın bir süre İstanbul bir İslam imparatorluğunun başkenti olmuştu; muhteşem bir geçmişin solgun hayaletleri Sarayın ve Bab-ı Âlinin koridorları arasında hala uğursuzca çırpınıp duruyorlardı. Bir yanda camileri ve sarayları, kutsal yerleri ve saray maiyetiyle Türk İstanbul; öte yanda müteahhitlerin ve kompradorların kozmopolit tüccar topluluğuyla tatlısu Frenklerinin dış mahallesi Beyoğlu; bunlar, gerçekte ve Türk halkının zihninde, Mustafa Kemal'in kurmak istediği yeni Türkiye'ye bir merkez sağlıyamıyacak kadar geçmişle yakın ortaklık içindeydi. Böylece, meydana gelmekte olan değişiklikleri sembolleştiren ve iyice belirten yeni bir başkent seçildi. Yeni devlet bir hanedan, imparatorluk veya din üzerine değil, Türk ulusuna dayanıyordu ve başkenti Türk anayurdunun kalbinde idi.
Sayfa 260 - TTK 1993
Deli-Orman, Dobruca-Varna arası, XV. yüzyıl ilk yarısında klasik bir isyan bölgesi olmuştur.
Sayfa 42 - Kronik Yayınları
Akıncı-Gâzîlerin büyük bölümü, yine Yörüklerdendir veya Anadolu'dan gazâ ve dirlik için, hudut boylarına gelen, ilkin akıncılıkla gazâya başlayan garîb'lerdir. Bütün gelirleri, akınlarda edindikleri "doyum", yani ganimetten ibarettir. Bir kalede gönüllü ve 'azeb oldukları zaman küçük bir ulufe veya küçük bir timarla geçinmek zorundadırlar. Onlar saltanat müddeîleri veya Şeyh Bedreddîn gibi haksız düzene karşı çıkanların yanına koşmaktan tereddüt etmezler. Otman Baba, işte aynı uc bölgesinde dışlanmoş halk arasında kutsal bir kişi sayılmakta, benimsenmektedir. Türkmen-Yörükler, Osmanlı sultanlarının merkeziyetçi-bürokratik ezici rejimine karşıdırlar
Sayfa 41 - Kronik Yayınları
IV. Mehmed İstanbul'daki 465 yıllık Osmanlı hakimiyeti boyunca zina yapan bir kadına recm cezası veren tek sultan oldu. Aslında zina yapanların recm edilmesi ortaçağ ve erken modern İslam tarihinde o kadar az rastlanan bir durumdu ki cinsel normları ihlal edenleri bu şekilde cezalandıran başka bir İslam hükümdarı örneği bulmak güçtür.
Sayfa 5 - Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2016
Reklam
Beni İstanbul‘dan Samsun‘a götüren vapur Boğaziçi‘ni terkederek Karadeniz‘e girerken İstanbul afakına baktım. Orada her türlü müdafaadan menedilmiş, kalp ve vicdanları kan ağlıyan, dimağları yanan İstanbul halkı için ağladım, gözlerim yaşardı. Fakat bu sevgili kardeşlerin behemehal (mutlaka) kurtulacağına o kadar emindim ki bu emniyet benim için medar-ı tesliyet (teselli kaynağı) oldu.
Sayfa 97 - Cilt III.
Gülmeyi küçümsemeyin, insanın sahip olduğu bu özel imtiyaz onun mutsuzluğuna en iyi tedavidir.
Sayfa 231 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 6. Basım
Busbecq'in Büyükada'daki karantina günlüğü
Zaman zaman İstanbul ve Pera'dan dostlarım ile Ali'nin hane halkından bazı Almanlar ziyaretime geliyordu. Veba salgını azalıyor mu diye sorduğumda aralarından biri "Hiç kuşkusuz" dedi. "Peki günde kaç kişi ölüyor?" diye sordum. "500 kadar." "Aman Tanrım," diye bağırdım, "buna rağmen bana hiç kuşkusuz diyorsunuz. En kötü döneminde kaç kişi ölüyordu?" "1000 veya 1200 dolaylarında" diye cevap verdi.
Sayfa 203 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2019
İtalyan Rönesans'ının en önemli temsilcilerinden Leonardo da Vinci, II. Bayezid'e yazdığı bir mektupta, Haliç ve Boğaziçi'nde bir köprü yapma talebinde bulunmuştur.
Sayfa 205 - Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.