İkinci Rus Harbi devam ederken, bütün sefer zamanlarında usülden olduğu üzere, camilerde “Surei Fetih” okunuyordu. Bu vazifeye devam edeb hocaların ücretleri verilmesine müsaade istenilerek yeni padişah olan III.Selim’e bir telhis takdim olunmuştu. Selim bu telhisin kenarına şu satırları yazmıştır: “Bilmem hulûs ile mi kıraat olunuyor? Yoksa erbabına mı tesadüf olunmuyor ki bir semeresi müşahede olunamıyor? Hoş imdi, gene altı mah kıraat olunsun ve akçesi Darphaneden verilsin. Akçe ile olan dua böyle olur?”
Gerçekten, hayatta bir insan için hangi hal, bir başkasına dert anlatamamaktan daha güç, daha çetin, daha sarp ve acıklı olabilirdi? Tanrı’ya dua ediyorsunuz, kabul etmiyor; hakime yalvarıyorsunuz, dinlemiyor. Sevgiliye ağlıyorsunuz, gülüyor.