Akış
Ara
Mesajlar
Bildirimler
3
Kaydedilenler
Ne Okusam?
Profil
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.17
Gizem
Gizem
@Reverans
547 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Sanırım İrlanda edebiyatından okuduğum ilk kitap. Yazarda çağdaş İrlanda edebiyatının en popüler isimlerinden biriymiş. Kitap seksen sayfalık bir solukta okuyabileceğiniz bir konuyu anlatıyor. Kumar oynanan ve pek de iyi olmayan bir baba maddi zorluklar nedeniyle kızını uzak bir akrabasının evine emanet olarak verir. Hikaye çocuğun ağzından emanet verileceği eve götürülmesi ile başlıyor. Babasının onu bırakıp gitmesi, yeni evde kendini huzursuz hissettiği o ilk günler, korkusu,yabancılığı, yeni ailesine yavaş yavaş alışmaya başlamasını okuyuruz.
Konu oldukça çarpıcı olmasına rağmen bence yazar durumu yüzeysel olarak ele almış. Daha dramatik anlatılabilirdi. Ama okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Los Angeles Times'a göre "Okunacak ve tekrar okunacak bir kitap!" ama bana göre öyle değil.
Kitap oldukça iddialı bir önsöz ile başlayarak, bazı pratik uygulamalarla, ki bu uygulamalar en basit anlatımla ne hissettiğinizi ve düşündüğünüzü yazarak bunları mantıklı ve makul bir zemine oturtmanızı istiyor. Böylece hayata daha olumlu bakarak kendiniz tedavi etmeniz bekleniyor.
Yazılanları uyguladığınızda fayda görebilir misiniz? Evet. Ama oldukça uzun bir yol bu. Eğer durum sizin tek başınıza çözebileceğinizden karmaşıksa profesyonel bir yardım almak en doğrusu. Çünkü depresyon dediğimiz şey, bir şeyler okumanıza ya da ne hissettiğinizi yazmaya fırsat vermeyebilir.
Keyifli okumalar dilerim herkese.
Emile Zola, beş kısa öykü ile bize Nasıl Ölünür'ü anlatıyor.
Farklı hayatlara sahip beş kişinin ölmeden önceki birkaç gününe tanıklık ediyoruz.
Zorla zengin,fakir,yaşlı,genç,çocuk kısaca toplumun her kademesindeki insanların ölümünü yalın ama etkili bir üslupla kaleme almış.
Sanırım hikayelerle ilgili en çarpıcı nokta ise ölenin unutulma hızı.
38 sayfalık kısa ama etkili bu kitap yazarla tanışmak için de ideal.
Okur Takip Önerileri
En sevdiğim şairdir Nazım Hikmet. O yüzden ona dair her şeyi okumaya gayret ediyorum son zamanlarda.
Piraye'ye Mektuplar, Nazım Hikmet'in 17 yıl boyunca cezaevinden yazdığı 581 mektubu içeriyor. Her mektupta biraz daha Nazım Hikmet'in fikir ve sanat hayatını, yaşadığı sıkıntılı süreçleri ve Piraye'nin hayatındaki yerini anlamaya çalışıyoruz. Ve bir insanın başka bir insanı,nasıl bu kadar hudutsuz ve çok sevebileceğini görüyoruz.
Kitabı okumaya başladığımda uzun soluklu bir okuma olmasını planlamıştım. Bu nedenle günde en fazla 2-3 mektup okudum. Ve belki de en az onlar kadar heyecanla bekledim bir sonraki mektubu.
Bu kitabı okurken ayrıca, yine Memet Fuat'ın derlediği Nazım Hikmet: Portreler kitabını incelemekte fayda var. Nazım'ın Piraye için yaptığı resimler, ağaç oyması sandıklar ve süs eşyaları görülmeye değer.
Okumaktan büyük keyif aldığım bu kitap,belki de kitaplığımda ki en kıymetli kitap olacak benim için.
Herkese tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim,
Mutlu bayramlar.
Ian McEwan'ın okuduğum ilk kitabı. Hikaye annesinin karnında doğmayı bekleyen bir fetüs tarafından anlatılıyor.
Alışıldık durumdan farklı olarak minik fetüs çevresinde olan her şeyin farkında. İnsanları duyabiliyor, geleceği hakkında endişeleniyor, hayal kuruyor ve oldukça akıllı fikirler yürüyebiliyor.
Ancak annesinin karnından işittikleri pek de iç açıcı değildir. Annesi ve onun aşığı olan amcası, babasını öldürmek için planlar yapmaktadır. Tüm bu planları duyan ve varoluş sancıları çeken fetüs babasını nasıl kurtaracağını düşünmektedir.
Kitap sıradışı bir konuya sahip olsa da , yer yer sıkıcı ve gereksiz ayrıntılara boğulmuştu. Son sayfalara doğru nispeten daha akıcı bir anlatımı vardı.Meraklılarına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim herkese.
Kadınlar hayatlarının her döneminde baskı altındadır. Genç kızken ailelerinin istediği gibi yaşamak ve seçim yapmak, iş hayatına atıldıklarında diğer erkeklerin yapmalarını istedikleri basit kadın işleri ile ilgilenmek, evlendiklerinde ise eşlerinin hayat düzenine boyun eğmek zorundadırlar.
Peki tüm bu kısıtlamaların içinde olmak istemeyen kadınlar ne yapmalıdır?
Büyük bir mücadelenin içine girerek hayatlarını kendi istedikleri gibi şekillendirmeye çalışırlar. Ancak çevrelerinden gelen tüm bu baskılar onları büyük bir stresin altına sokmaktadır.
Ve çağımızın en büyük sorunu olan stres ile başa çıkmanın bir yolunu bulamazsak yaşamı sandığımızdan daha zor bir hale gelecektir.
Kitap hemen hemen bildiğimiz ve aşina olduğumuz bir çok soruna değinilmiş ancak benim açımdan yeni bilgiler edindiğim veya faydalandığım bir kitap olmadı.
Meraklılarına tavsiye eder,keyifli okumalar dilerim herkese.
Ahmet Ümit'in YKY'dan çıkan ilk kitabı. Yeni yayinevine geçişte çıkardığı bu kitapla biz okurlarını çok sevindirmişti Ümit.
Ancak Aşkımız Eski Bir Roman'ı diğer kitapları ile kıyaslarsak beklentimizin altında kalabilir.
Kitap üç kısa polisiye öyküsünden oluşuyor. Cinayetler sıra dışı başlasa da,o alışkın olduğumuz ve ağzımızı bir karış açık bırakan klasik Ahmet Ümit kitaplarından değildi. Üç öykününde sonu aceleye gelmiş gibiydi. Ancak hayranı olduğum Başkomser Nevzat ve ekibini yeniden okumak büyük mutluluktu.
İlk kez Ahmet Ümit okuyacak okurlar için harika bir başlangıç kitabı olabilir. Ve son olarak kitapla aynı ismi taşıyan Zeki Müren'in şarkısını da mutlaka dinlemelisiniz.
Meraklısına tavsiye eder,keyifli okumalar dilerim herkese.
Alfa yayınlarının Hayır serisini bir süredir takip ediyordum. Ancak alıp almamakta kararsızdım. Geçtiğimiz günlerde indirimde görünce 12 kitaplık bir seriyi aldım. 60-80 sayfa arasında değişen kitaplar; adaletsizlik,insanlık dışı müdahaleler,zorbalık ve daha pek çok konuya Hayır! diyor.
Daha önce Kızılderilileri anlatan bir kitap okumadığımı farkettiğim için de bu kitapla başlamaya karar verdim seriye.
Kitap, bir Kızılderili olan Leonard Peltier'in barışçıl mücadelesini anlatıyor. Topraklarından kovulmaya,ırkçılığa,yok edilmeye, doğaya karşı olan saygısızlığa karşı direnen Peltier FBI tarafından fişlenmiş ve 1975 yılında iki FBI ajanını öldürmek suçundan tutuklanmıştır. ABD hükumetinin bile asıl suçu kimin işlediğini bilmediklerini açıklamasına rağmen 40 yılı aşkın süredir cezaevinde tutukludur. Mahkumiyeti boyunca pek çok kez af talebi,davanın yeniden görülmesi ve serbest bırakılması için taleplerde bulunmuş ancak tüm çağrıları reddedilmiştir.
Kitabın kapağı,konusu, yazı dilinin sadeliği, kitabın son sayfalarında bulunan,Daha İleri Gitmek İçin bölümünde yer alan okuma ve film önerileri ve son sayfada yer alan Peltier'in yaşamanın küçük bir kronolojisi ile harika bir kitap olmuş. "Kronoloji ve Daha İleri Gitmek İçin bölümü serinin tüm kitaplarda yer alıyor."
Bu incecik kitap sayesinde pek çok yeni şey öğrendim, araştırmak ve izlemek için notlar aldım.
Kitabı herkese tavsiye eder,keyifli okumalar dilerim.
Lüks bir apartmanda kapıcı olarak çalışan elli dört yaşındaki Renee, oldukça zeki ve insanlardan saklamasını bilen bir kadındır.
Aynı apartmanda ailesi ile birlikte yaşayan ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan Paloma ise Renee'nin on iki yaşındaki halidir. Edebiyat ve felsefe meraklısı, zeki bu iki insanı bir araya getiren kişi ise apartmana yeni taşınan Kakuro olacaktır.
Kitabı, okuduğum ilk zamanlar oldukça sıkıcı bulsam da, sayfalar ilerledikçe fikrim değişmeye başladı.
Ancak abartıldığı kadar güzel bur kitap mı, tartışılır bence.
Meraklılarına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim .
Kitabı yaklaşık iki yıl önce okuyan bir arkadaşımdan dinlemiştim. O, okudukça bana anlatır, üzerine konuşurduk. Öyle çok ilgimi çekmişti ki, tüm hikayeyi bilmeme rağmen günün birinde okurum diye kitabı alıp, listeye eklemiştim.
Uzun Beyaz Bulut, Çanakkale Savaşında kahramanca savaşan Osmanlı Teğmeni Ali Osman Bey ve kendilerine ait olmayan bir savaşın içine düşen, Zellandalı Anzak Er Alistair John Taylor'ın iç içe geçmiş hikayesini anlatıyor. Ve kitabın büyük bir bölümde iki askerin ailerine yazdıkları mektupları okuyoruz.
Kazananın veya kaybedenin olmadığı bu savaşta, iki düşman askerinin hikayesinin seksen beş yıllık sırrını merak ve çokça hüzün ile okuyoruz.
Okudukça gözlerinizin dolacağı çarpıcı,şahane bir kitap. Özellikle kitap kapağını çok beğendim.İncelememi Atatürk'ün 1934 yılında Anzak annelerine hitabı ile bitirmek istiyorum;
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız.Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Bu güzelmiş kitabı herkese tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
Artık eskisi kadar korku,gerilim veya polisiye kitapları okumuyor olsam da Stephen King, hala en sevdiğim yazarlardan biri olmaya devam ediyor. Bu sebeple sıkıcı karantina günlerime renk katacağını düşünerek Mahşer'i okumaya başladım.
Bin iki yüz küsür sayfalık bir kitap, elinize aldığınızda gözünüzü korkutsa da, King'in muhteşem ustalığı sayfaları hızla çevirmeniz neden oluyor. Pek çok karakterin -gerçekten pek çok- yer aldığı kitapta, Stephen King müzikten, sosyolojiye kadar pek çok konuya değinmiş ve bu durum zengin bir kitabın oluşmasını sağlamış.
1990'da biyolojik deneyler yapan bir laboratuvarda ne olduğu bilinmeyen bir sorun meydana gelir ve ölümcül grip virüsü, bu laboratuvarda kaçmayı başarabilen bir adam sayesinde dünyaya yayılmaya başlar. Hızla yayılan virüs insanlar ve bazı hayvanları etkileyerek ölümlerine sebep olur. Virüsten sadece bağışıklığı olan bir grup insan kurtulmuştur.
Her şeylerini kaybetmiş, bu insanların önceki hayatları artık sadece tatlı bir rüyadan ibarettir. Tüm bu çaresiz zaman içerisinde, geriye kalan insanların, bir tercih yapması gerekecektir. Dünya üzerinde yaşayan en yaşlı insan olan ve onlara sadece iyiliği sunan Abagail Ana mı, yoksa kötülüğün simgesi Randall Flagg mı?
İyinin ve kötünün savaşını kim kazanacak? Geriye kalan bir avuç insan yaşamlarını tekrar nasıl inşa edecekler?
Sürükleyici, okudukça okuyup bir an önce bitirme ihtiyacı hissedeceğiniz klasik bir Stephen King kitabı. Meraklısına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim herkese.
Pek çok karakteri bulunan, 3 perdelik kısacık bir tiyatro oyunu Bir Ölü Evi. Karakterlerin fazlaca olmasına karşın akıcı ve eğlenceli bir üsluba sahip.
Zengin bir adam olan evin beyefendisi, bir sabah felç geçirir ve ölür. Bunun üzerine beyefendinin üç çocuğuna, eski eşine ve daha pek çok eşe dosta haber verilir. Ancak neredeyse hiç kimse beyefendinin genç sayılabilecek bir yaşta öldüğüne üzülmez. Bankadaki parası, zenginliğine rağmen sadece üç tane hoca ile cenazenin kaldırılması, ölünün parmağındaki altın yüzüğünü ve daha çok pek konuyu tartışmaya başlarlar.
Neredeyse her cenazde görebileceğimiz,bu trajikomik durumu yazmış Nazım Hikmet.
Meraklılarına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim herkese.
Okuduğum ilk Bulgakov kitabı. Oldukça ilginç bir konuya sahip olan kitap için, distopya türüne ışık tuttuğunu söylemek mümkün. İçerisinde Sovyet rejimine karşı eleştirilerin bulunduğu kitap, bir dönem Rusya'da yasaklanmış bu sebeple.
Bir bilim adamı olan Profesör Filipoviç yaptığı deneysel ameliyatlar sayesinde toplumda ünlenenmiş ve hatırı sayılır bir yer edinmiştir. Yapacağı sıra dışı ameliyat için sokakta gördüğü Şarik adındaki köpeği evine getirir. Filipoviç köpek Şarik'in er bezlerini ve hipofiz bezini, bir kaç saat önce bıçaklanarak ölen suçlununkilerle değiştirir. Deneysel bir çalışma ile Profesör köpek insan karışımı bir canlı türü elde etmiştir. Köpek Şarik zamanla insanlaşmaya başlar. Tüyleri dökülür, önce yavaş yavaş bir kaç kelime ile konuşmaya başlar, zamanla kelime haznesi gelişir ve küfürbaz bir adama dönüşür. Sadece bununla da kalmaz kaba, şehvet düşkünü, pis bir adam halini alır. Bu durum Profesör Filipoviçin hayatını zindana çevirir. Kendi elleriyle yarattığı bu köpek-insan karışımı ile ne yapacaktır?
Kitapla ilgili yapacağım tek eleştiri, Rus siyasetine yapılan ve neredeyse kitabın tamamında görebileceğiniz sert eleştiriler.Bu durumun biraz aşırıya kaçtığını düşünüyorum. Bunun dışında gayet akıcı ve merak uyandıran bir kitap.
Herkese tavsiye eder,keyifli okumalar dilerim.
İçerisinde on altı adet öykü bulunan, birkaç saat içerisinde bitirebileceğiniz ancak okuduklarınızın sizde uyandırdığı etkiden uzun süre çıkamayacağınız bir öykü kitabı.
Öyküler Sabahattin Ali'nin üç kitabından; Kağnı/Ses/Esirler,Değirmen ve Yeni Dünya kitaplarından derlenmiş.Üç kitabı da daha önce okumuştum. Sanırım kitabı alırken incelmeye fırsatım olmamış, okuduğum öyküleri tekrar okumuş oldum böylece.Kitabı da en kısa zamanda bir arkadaşıma hediye etmeyi planlıyorum.
Herkese tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
Güzel bir zamanlama ile çok güzel bir kitap okudum. Gerçi sadece okudum denemez, dakikalarca yapılan resimler ve portreleri de inceledim.Kitap, Nazım Hikmet'in oğlu Mehmet Fuat'ın bizlerle paylaştığı resimler, fotoğraflar ve anılardan oluşuyor. Birkaç saat içinde inceleyip bitirebileceğiniz, ancak kitap gözünüze her takıldığında, tekrar tekrar
