İnsanlar hangi duruma düşerlerse düşsünler ve
hangi yetilerini kaybederlerse de kaybetsinler içinde barındırdıkları vahşileşme duygusu paylaşımcı duygularından her zaman daha güçlüdür.Buna istisnai durumlarını saymadan genelleme yapıyorum.Çünkü insanoğlunun doğasında varolan güç hastalığı her koşulda ve her ortamda ortaya çıkmaktadır.
Bunu ortama yeni gelen bir grup körün oluşturdukları çeteleşme ve zorbalık hareketlerinden görmekteyiz.
Bu durum o kadar kötü bir hal almış ki; hiçbir şeye değiştirilmeyen şeref ve onur meselesi de yaşamak uğruna terk edilmiştir.
Yazarın değindiği bir diğer konu bence, devlet yönetiminin çaresiz bir duruma düşen vatandaşlarına olan yaklaşımıdır.
Hiçbir meslek,yaş (doktor,polis,yaşlı,kadın,çocuk vb.) ve konum ayrımı yapmadan çaresiz kalan vatandaşları kendi başlarına bırakması, en sert eleştiriyi alması konusunda da isabetli bir anlatım olmuştur. Yazarında belirttiği gibi,
Günün birinde hepimiz öleceğiz.Ama öldürülmemeliyiz.Ya da ölüme terk etmemeliyiz.
Şunu da belirtmek gerekir ki,bazen başkalarının görmediklerini görmek bir işkence biçimidir.Bu durumu doktorun karısında görebilmekteyiz.
Körlük kitabı,ödülünü emeğinin hakkıyla kazanıp haketmiştir.
Yanlışlığa muhalif ve gerçekçi olan bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.Çünkü bakmak ile görmek ayrı şeylerdir.Yani gördüğümüzü sandığımız bir çok şeyi aslında gerçek anlamda görememekteyiz.