Huldra

Huldra
@Roxeen
Fallen shall Rise We can easily forgive a child who is afraid of the dark; the real tragedy of life is when men are afraid of the light.
Şobilerin Masalı
"Knasıl?" diye bağırdı. "Knasıl olduğunu anlatmaya çalışıyorum ya? Mesaj, bilgi, hayır hayır hayır, bunlar eski, o yanıssal teknolojisi. Bu bir sıçrama? Vasıtasal bir tutarlılık aracılığıyla gerçek dışı zaman aralığının sanal olarak etkin hale geldiği alanın, sanal bir alan olarak algılanması gerekir... anlamıyor musunuz?" "Hayır," dedi Lidi. "Vasıtasalla neyi kastediyorsun?"
Reklam
Kerasyon
Dinleyen Çumo davulu ve söğüt yaprakları arasındaki kuzey rüzgârının fısıltısını duyuyordu. Sadece, sedyenin üzerinde, hasırdan kefenindeki Kwatewa, Çalgıcı'nın ona hangi türküyü çaldığını duyuyor, bunun bir utanç türküsü mü, bir keder türküsü mü, yoksa bir kucak açma türküsü mü olduğunu biliyordu.
Newton'ın Uykusu
"Esther?" Sesi hafifçe koridor boyunca yankılandı. "Esther, göremiyorum. Bana nasıl görüleceğini göster?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Newton'ın Uykusu
"Mantığın uykuya dalması canavarlar doğurur," dedi Esther Rose yüksek sesle.
Newton'ın Uykusu
İzi asansör sahanlığına giderken mutlu olduğunu, tam anlamıyla mutlu olduğunu fark etti. Atmosferdeki negatif iyonlarla bir alakası olabilir bunun, diye hatırlattı kendi kendine. Ama bu sadece bedensel bir şey değildi. Bu insanoğlunun uzun zamandır aradığı, hiç bulamadığı şeydi, dünya üzerinde hiç bulamayacağı bir şey: Akılcı bir mutluluk.
Reklam
Newton'ın Uykusu
Bakerfield Kubbesi'nden ayrılmak demek bir kez daha arınmak zorunda olmasının yanı sıra yeni ve korkunç bir virüse maruz kalması demekti. Virüs hızla mutasyona uğruyordu ve o ana kadar iki milyar insanın ölümüne yol açmıştı - yavaş radyasyon sendromundan ölenlerin sayısını sollayan, açlıktan ölenlerinkine denk bir sayıydı bu.
Newton'ın Uykusu
"Biz şanslıyız," dedi Esther. "Sanırım." "Hayır," dedi babası. "Bunun şansla bir alakası yok. Seçilmiş insanlar da değiliz üstelik. Seçimi yapan biziz."
Newton'ın Uykusu
"Foylar varmış," diye söze atıldı Nuh. "Okumuştum. Binlerce insanı bir çeşit organ dondurma işlemine tabi tutmuşlar, hem de canlı canlı; sonra şu ucuz roketlerden yapıp hepsini fırlatmışlar, bin yıl içersinde bir yıldıza varıp uyanacakları varsayılıyor. Ayrıca bu yıldızın bir gezegeni olup olmadığını bile bilmiyorlarmış." "Üstelik liderleri Peder Keven Foy, onları bu Vaad Edilmiş Topraklar'da karşılayacaktı," dedi İzi. "Olmayacak duaya amin de ve doğru öteki âleme... Zavallı donmuş patatesler? Herkes onlara öyle diyordu. Senin yaşlarındaydım, haberlerde hep onları o 'Foy'lara çıkarken izlerdim. Yarısı daha o zamandan ya mantar ya da RMV kapmıştı. Bebeklerini yanlarında götürüyor, şarkılar söylüyorlardı. Onlar akla güvenen insanlar değildi. Onlar aklı çaresizlik içinde terk eden insanlardı."
Newton'ın Uykusu
"Çünkü insanların çoğu akıllarına güvenmek istemezler," dedi İzi. "Para, yani vasıta, ikincil bir faktördür. Dünyaya mantıkla bakan herkes neler olduğunu yüz yıldır görebiliyordu: Tükenen kaynaklar, nüfus patlaması, hükümetlerin çöküşü. Fakat mantıklı bir anlayışı hayata geçirmek için insanın aklına güvenmesi gerekir. İnsanların çoğu ya şansa, ya Tanrıya, ya da bunlar gibi kolaycı çözümlere inanmayı tercih etmişti. Akılcılık zordur. Dikkatlice bir plan yapmak, yıllarca beklemek, zor seçimler yapmak, sürekli para bulmak, başka üyeler girmesin, tamahkârlık veya yufka yüreklilik nedeniyle iş bozulmasın diye gizli tutabilmek zordur. Parçalanmakta olan bir dünyada kaç kişi düz bir yolda ilerlemeye devam edebilir? Bizi düz yolda tutan pusulamız, aklımız oldu."
Her zaman yaptığım şey
Sağduyunun, bilimsel ılımlılığın, eski yaşamının kurallarının son kalıntılarını yardımına çağıran Rocannon otoriter konuşmaya çalıştı: "Saçmalamayın," dedi.
Reklam
Sana verdiğim şeyin karşılığında bana ne vereceksin? Ne vermem gerekiyor, Eski Zamanlı? En çok sevdiğin ve vermeyi en az isteyeceğin bir şey. Bu dünyada kendime ait hiçbir şeyim yok. Ne verebilirim? Bir şey, bir yaşam, bir şans; bir göz, bir umut, bir karşılık: adının bilinmesi gerekmiyor. Ama gittiği zaman yüksek sesle adını haykıracaksın. Gönül rızasıyla veriyor musun? Gönül rızasıyla. Eski Zamanlı.
Kendisi de yaşamının sonuna dek burada sürgünde kalmıştı, hiçbir işe yaramayan biri, yabancı bir dünyada yabancı olarak.
Bir insanı yaşamının bir saatinden mahrum etmekle, onu tüm yaşamından mahrum etmek arasında yalnızca bir ölçek farkı vardır. Sonuçta ona karşı şiddet uygulamış, onun enerjisini tüketmiş olursunuz.Özenle seçilmiş sözler, öldürme amacınızı gizleyebilir; ama başka birinin üzerinde herhangi bir şekilde güç kullanmanın ardında şu nihai varsayım yatar: "Senin enerjinle besleniyorum.’’
Kör adam, muayeneyi kolaylaştıracakmış gibi gözlerini açabildiği kadar açtı, ama doktor onu kolundan tutup bir aletin arkasına oturttu, biraz hayal gücü olan biri bunu, sözlerin yerini gözlerin aldığı, günah çıkartanın günahkârın ruhunun ta içine baktığı yeni model bir günah çıkartma yeri olarak düşünebilirdi.
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Bu huzur verici kesinliğin altında yine de bir kuşkunun boğuk sızısını algılıyordu, belki de aldatıcı bir düştü bu, kendini hangi gerçekliğin beklediğini şu an için bilemediği bu düşten er geç uyanacaktı.
Sayfa 15 - Kırmızı Kedi Yayınevi
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.