Ivan Illich Ölecek olanların evlerinde ölmek yerine düşük yaşam kalitesi ile kablolara bağlı olarak mümkün olduğu kadar uzun yaşatılmaya çalışılması yaşam umudunun bir meta gibi satılması anlamına gelmektedir.
İnsanın yaşamının merkezine koyacakları arasında Tanrı bana iyi bir seçenek gibi geliyor; var olmayan insanlar hakkında hikâyeler uydurmaktan, benden nefret eden kişilere âşık olmaktan iyidir. Durum bu şekilde. Yine de bir şeyi sevebilmek hiçbir şeyi sevmemekten, birini sevebilmek hiç kimseyi sevmemekten iyidir; işte buradayım, bu dünyada yaşıyorum ve bir anlığına bile keşke yaşamasaydım demiyorum. Bu da bir armağan, bir lütuf değil mi, çok önemli bir şey sayılmaz mı?
Hayatımın bir televizyon şovu olduğunu birden hatırlamış gibiydim; şovun yapılabilmesi için her gün insanlar ölüyor, çocuk, kadın demeden en feci şekilde kıymaya çevriliyordu, sırf ben tek kullanımlık plastik ambalaj katmanlarına sarılmış çeşitli öğle yemeği opsiyonlarından birini seçebileyim diye. Bu yüzden ölüyorlardı, büyük deneyde dedikleri buydu.Kusacağım sandım.Tabi uzun süremez böyle bir his.Günün, hatta belki haftanın geri kalanında keyfi olmayabilir de,ne olmuş yani? Sonunda parasını verip yine öğle yemeği alacağım.Endişeleniyorsan hemen seni rahatlatayım, aldım da.
Bugün, öğlen yiyebileceğim bir şeyler almak için markete girdim ve bir anda çok garip bir duyguya kapıldım, sahip olduğum bu hayatın ne kadar olasılık dışı olduğunu fark ediverdim birden. İnsanlığın geri kalanına gitti aklım; çoğu sana bana kıyasla sefalet içinde yaşayan, benzer bir marketi ne görmüş ne de içine girmiş insanları düşündüm. Verdikleri onca emeğin meyvesi de bu işte, bu! Bizim gibi insanlara layık görülen bu yaşam biçimi! Plastik şişelerde satılan marka marka gazlı içecekler, paketlenmiş yiyecek menüleri, ambalajlı şekerlemeler ve taze pişirilmiş tatlılar; bu kadar işte, dünyada verilen tüm emeğin, harcanan tüm fosil yakıtların, kahve çiftlikleride ve şeker tarlalarında dökülen tüm alınterinin meyvesi bu! Bu gıda
marketi! Düşünürken başım döndü. Hakikaten midem kalktı.