“ Her şey üstüne gelip, seni dayanmayacağın bir noktaya getirdiğinde,
Sakın vazgeçme
Çümkü orası gidişatın değiştiği
Bütün sıkıntılarından
Bir çıkış kapısının açılacağı yerdir.”
Yazılan sözler tasavvur değil, tasdiktir; teslim değil, imandır; mârifet değil, şehadettir, şuhuddur; taklid değil, tahkiktir; iltizam değil, iz’andır; tasavvuf değil, hakikattır; dava değil , dava içinde bürhandır.
Demek, îman bir manevi Tûba-i cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir Zakkum- u Cehennem tohumunu saklıyor.
Demk selamet ve emniyet, yalnız İslamiyet’te ve îmandadır. Öyle ise , biz dâima اَلحَمدُالله علٰي دِينِ الاِسلاَمِ وَكَمالِ الاِيماَنِ demeliyiz...
Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevi amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. Bu sûratte bütün sermaye-i ömrünü, âhiret mal edebilir. Fâni ömrünü bir cihette ibka eder.
Demek ey nefsim! Eğer hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksad yapsan ve ona daim çalışsan,en edna bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun. Eğer hayat-ı uhreviye gaye-i maksad yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanatın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünya da cenab-ı Hakk’ın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.
Hani dünya hüzün yeri ya,
Hani karışık bir hal almış ya,
Hani her gelen gidip, her sevilen terk ediyor ya,
Olsun! Bırak istediklerimiz olmasın.
Allah var ya...
Allah yar ya...
Allah’a emanet ettiklerin kadar, Allah’a şikayet ettiklerin de vardır. Burası dünyadır. İmtihan dolu bir handır. Her hakkın bir hrsabı, her hesabın bir meblağı vardır.
Madem ki Allah vardır ve hesap sorandır, öyleyse sabredin!
Hekes için mahkeme-i kübra yakındır!
•Hani haklı olduğun halde susuyorsundur.
Anlatmaktan yorulmuşsundur.
Kırmayayım diyorsundur ve kırılıyorsundur ya hani,
Boş ver!
Allah görüyordur...Allah duyuyordur
Allah biliyordur...