Gel, ey sevecen gece,
Gel, sevimli, kara kaşlı gece,
Bana Romeo' mu geri ver ;
Sonra öldüğünde al da küçük yıldızlara böl onu ;
Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
Bütün dünya gönül verip geceye,
Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe.....
"Gözlerimin sarsılmaz inancı,
Kanarsa böyle bir yalana, ateş olsun gözyaşlarım
Ve yaşlar içinde çoğu kez boğulup da ölemeyen bu gözler,
Yakılsın günahkar gibi cehennem ateşinde."
Ne zaman derin bir üzüntüye kapılsam gözlerim parlar, tavır ve hareketlerim neşelenir, içim içime sığmaz olur. Dünyayı hiçe sayıyormuşum gibi kahkahalarla gülerim, türlü gevezelik ve delilikler yaparım. Maamafih öyle sanıyorum ki, yakın kimsesi ve başkalarına açılmaya kabiliyeti olmayan insanlar için bu daha iyi bir şeydir.
Sahne hazır, oyun başlıyor...
Bir bulmacanın son kelimesi, gözler önüne çıkıyor.
Gerçek sahnede, siz gerçeğin peşinde.
Juliet Romeo'nun ardında, Romeo bir gül dolusu su peşinde...
En çok su arayan, eli kanlı olandır.
Sana geliyoruz, an ve an, adım adım
Bizi sona götürecek bir nehrin içindeyiz şimdi,
Ne derler bilirsin, her son, bir yeni nehrin başlangıcıdır...
Akışa bırak kendini, notlarımın tek okuyucusu.
Sahne hazır, perde açılıyor.
Artık kimse, bu nehirden yüzerek çıkamayacak...
Nehir sizi içine istiyor, nehir kan istiyor.
Sahne hazır, oyuncular geliyor.
Perde açıldı, oyun başlıyor...