Büyük insanlık için ölen insanların yüceltilmesi, dinlerden, kahramanlık efsanelerinden bize kalan bir mirastır. Bu mirastan kopamıyoruz. Bu miras bizi yitirip bitiriyor, bizi götürüp bilimin karşısına dikiyor. Bu miras bizi ölen insana ve kendimize yabancılaştırıyor.”
Eğer felsefe bir dünya anlayışı, pratik sonuçları olan bir dünya anlayışı ise, dünyayı değiştirmek isteyen emekçiler için doğru bir dünya anlayışına sahip olmanın çok değerli bir şey olduğu açıkça ortaya çıkmaz mı? Nasıl ki nişan tahtasının vurmak için doğru nişan almak gerekiyorsa.
Kabul edelim ki, tüm emekçiler, gerçeğin bilinemeyeceğini düşünüyorlar. O zaman, savaş,işsizlik, açlık karşısında kendilerini savunamayacaklardır.
Başlarına gelen her şey, onlar için anlaşılmaz bir şey kalacaktır, bunları bir alınyazısı olarak karşılayacaklardır.
Burjuvazinin emekçileri sürüklemek istediği nokta tamıtamına budur.
Her canlı, doğar, büyür, ölür;değil mi? Hayatın sözleşmesinde yazar bu. Ama ben buraya, bazı ender durumlarda bu değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddenin...tadil edilebileceğini söylemeye geldim.