Ruhunun derinliğinden kabarıp dayanılmaz bir güçle onu yeni, bilinmeyen bir yola çekenin ne olduğunu o zaman belki kendisi de bilemiyor, açıklayamıyordu.
"Kimse okumayacak şuraya yazdığımı, kimse gelmeyecek bana yardıma; bana yardım etmek vazife olsa, bütün evlerin kapıları kapalı kalacak, bütün pencereler kapalı, herkes yataklarında yatacak, yorganı başlarına çekecekler; bütün dünya, gecenin indiği bir han."
İnsan işte bu kadar kolay ve anlaşılabilir bir makine... Öyle mi? Hayır doktor! İnsanların ilk bakışta ya da bir-iki dış belirtiye bakarak birbirleri üzerine yargı vermelerini sağlayacak kadar çok sayıda çark, vida ve subop yok hiçbirimizde... Ben sizi anlayamam, siz beni anlayamazsınız, bazen kendi kendimizi de anlayamayız.
Yorgun, bitkin, parça parça, inançsız, aşksız; ağır bir baş ve tembel bir ruhla insanların arasında başıboş dolaşıyor ve şu sorulara karşılık bulamıyorum. Kimim ben, niçin yaşıyorum, amacım ne?