Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Enis

Enis
@SainteHermineSovalyesi
Yaşından büyük göstermeye çabalayan, dışarıda Razumihin içeride Svidrigaylov olan bir insan evladı. Instagram: enis_von_blucher
Balıkesir
Hamburg, 29 Eylül 2003
41 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Her insanın eski yaşamını göz önünde bulundurmak gerekir, çünkü çoğu kez soğukkanlılıkla bakılmıyor olaya, hemen suçluya bağırılıp çağırılmaya başlanıyor, böylece adam yalnızca korkutulmuş oluyor ve ağzından işe yarar tek bir laf alınamıyor. Halbuki onunla oturulup insan gibi konuşulsa; suçunu itiraf edeceği gibi, bağışlanmayı da beklemeyecektir. Hatta bu yüzden kimseye de kızmayacaktır, çünkü onu yargılayan insan değil, bir yasa olduğunu açıkça görecektir.
Sayfa 471 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah tanrım! Hayatı tanımakla ondan yararlanmayı bilmek arasında bu kadar mı büyük bir uçurum var?
Sayfa 420 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Nasıl anlamak gerekirdi bu gözyaşlarını? Yaralı bir ruh hep kanayan yarasına ilişkin gizleri mi açıyordu böylece? Yoksa içinde başlayan başarı da insan oluşumunu sürdürememiş olmasına... çocuk yaşlarından başlayarak başarısızlıklarla mücadele ede ede zorluklar karşısında yılmayan bir kişilik geliştirememiş olmasına... Erimiş bir çeliğe benzeyen zengin iç güçlerine son suyunu veremediği için şimdi iradesinin yeterli sertlikten yoksun olmasına... olağanüstü öğretmeni çok erken öldüğü için bir o yana bir bu yana salınıp duran ve kendi başlarına doğrulacak  güçleri olmayan kararsızları uyandırıp ayaklandıracak, her sınıftan, her katmandan, her unvandan, her meslekten Rus insanının duymak için yanıp kavrulduğu o ilahi "İleri!" gürleyişini olanca canlılığı ve gümbür gümbürlüğüyle yükseltecek kimsenin olmayışına mı gözyaşı döküyordu?
Sayfa 329 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü günümüz yargısı, güneşin incelendiği camlarla, gözle görülemeyen minik yaratıkların incelendiği camların aynı ölçüde mucizevi camlar olduğunu kabul etmiyor; çünkü günümüz yargısı aşağılanan, hor görülen yaşamdan alınmış bir sahneyi ışıtmak ve onu bir sanat eseri katına yükseltmek için esaslı bir ruhsal derinlik gerektiğini kabul etmiyor; çünkü günümüz yargısı, yüce, coşkulu bir gülüşün yüce bir lirik hareketin yanında durabilecek değerde olduğunu, böylesi bir gülüşle, panayır soytarıların maskaralık olsun diye yüzlerini buruşturmaları arasında bir uçurum olduğunu kabul etmiyor.
Sayfa 161 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Tanrının sevdiği kuluymuşsun! Kötü biçilmişsin, ama dikişine diyecek yok! Anandan mı böyle ayı doğdun, yoksa ıssız taşra yaşamı, ekip biçme, köylülerle uğraşıp durmak mı seni böyle yavaş yavaş ayılaştırdı? Ama yok! Bence çağcıl bir eğitim alıp taşrada değil, başkent  sosyetesi içinde yaşasan da sen gene böyle olurdun. Burada bir tepsi börekle iştahı açıp yanında lapayla  birlikte koca bir koyun kaburgasını gövdeye indiriyorsun; başkentte olsaydın trüflü fileminyon yiyor olacaktın. Burada bir sürü köylün var ve onlarla iyi geçiniyorsun, eziyet etmiyorsun onlara, çünkü onları üzersen sen de zarar görürsün bundan. Öbür türlü olsaydı, sana bağlı memurlar olacaktı ve bunlar senin malın, senin kölen olmadığı için analarını ağlatacaktın ya da devletin malı deniz diyip bunlara bir güzel girişecektin. Yok! Bir el yumruk olmaya görsün, açılıp bir daha avuç olmaz!
Sayfa 126 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kumarbazlar
Ben sizden söz etmiyorum. Ama yaşlılar genel olarak böyledir: Kendileri bir yanlış yapmışlarsa, herkesin aynı yanlışı yapacağına dair güçlü bir inanç beslerler. Eğer buzlu bir yolda şaşkın şaşkın giderken kayıp düşmüşlerse o yoldan geçen herkesin kayıp düşeceğini söylerler, çünkü başkalarına hiç saygı duymazlar. Belki bir başkası o yolda dikkatsizlik etmeyecek veya ayakkabısı kaymayacak. Ama yok, bunu akıllarına bile getirmezler. Birisini sokakta bir köpek ısırsa tamam, onlara göre artık bütün köpekler ısırıyordur ve sokağa çıkma imkanı da kalmamıştır.
Sayfa 114 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Evlenme
Gerçekten de şimdiye kadar aklım neredeydi benim? Yaşamın anlamını biliyor muydum? Hayır, hiçbir şeyden haberim yoktu. Nasıl geçti bekarlık yıllarım? Neler düşündüm, neler yaptım? Yedim, içtim, uyudum, her gün daireye gittim, böyle yaşadım... Yani dünyanın en boş, en sıradan adamıydım. Evlenmeyenlerin ne kadar budala olduğunu şimdi anlıyorum; şöyle bir çevremize baksak... Böyle bir sürü kör olduğunu görürüz. Bir yerin kralı falan olsam herkesin evlenmesini buyururdum; kesinlikle herkesin evlenmesini, krallığımda bir tane bile bekâr kalmamasını isterdim! Birkaç dakika sonra gerçekten evleneceğim. Birdenbire ancak masallarda rastlanan, sözcüklerle anlatılmayacak bir mutluluğa kavuşacağım. Aslında etraflıca düşününce epey ürkütücü geliyor. Bütün yaşamını, bütün geleceğini bir insana bağlıyorsun; üstelik pişmanlık falan da fayda etmez artık, bahane bulamazsın, hiçbir şey yapamazsın...
Sayfa 81 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Rütbeli oldun adam mı oldun?
Artık dünya garip bir yer oldu; çelimsiz, ufak tefek adamlar bile önemli kişiler olabiliyor, ama kim olduklarını nasıl anlayacaksın ki? Asker olsa hemen anlarsın ama frak giydiler mi kanatsız sineklere benziyorlar. Bak demin handayken kendini hiç açık etmiyor, öyle kinayeli, öyle belirsiz konuşuyordu ki hiçbir şey anlayamazdın. Şimdiyse her şeyi anlattı. Hatta gereğinden fazlasını bile söyledi. Daha toy olduğu belli canım.
Sayfa 66 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Bir Delinin Anı Defteri
Ayın böyle narin, kırılgan bir top olmasından dolayıdır ki insanlar ayda yaşamıyorlar. Şu anda orada yalnızca burunlar yaşıyor. Bu yüzdendir ki baktığımız zaman yüzümüzde burnumuzu göremiyoruz, çünkü burunlarımız ayda bulunuyorlar.
Sayfa 206 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Palto
Götürüp gömdüler Akakiy Akakiyeviç'i ve Petersburg, kendinde böyle biri yaşamamışçasına onsuz kaldı.
Sayfa 174 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Portre #2
Kadınlar çoğunlukla ruh güçlerinin, karakter yüceliklerinin yansıtılmasını istiyorlar; portrelerinin kendilerine benzemesinden çok, fazlalıkların törpülenmesini, kusurların küçültülmesini, hatta mümkünse eğer, bunların hiç gösterilmemesini önemsiyorlardı. Kısacası, görüldüğü anda aşık olunacak değilse de bakılabilir bir yüzleri olmalıydı resimde. O nedenle de poz vermek için oturduklarında öyle birtakım havalara bürünüyorlar, öyle ifadeler takınıyorlardı ki, şaşıp kalıyordu Çartkov. Kimi melankolik, kimi hayallere dalmış bir havaya bürünüyor, kimi de ağzını küçük gösterebilmek için dudaklarını büze büze topluiğne başı kadar bir ağız çıkıyordu ortaya. Bütün bunların üstüne bir de, portrelerin zorlama olmaksızın, doğal biçimde kendilerine benzemesini istiyorlardı. Erkeklerin de onlardan kalır yanı yoktu. Kimi, portresinin, başları sert, enerjik bir biçimde yana dönük olarak yapılmasını istiyor; kimi, esin perisini arar gibi, gözlerini yukarı çeviriyordu. Muhafız alayından bir teğmenin, gözlerinde Savaş Tanrısı Mars'ın görünmesini istemesi ilginç taleplerden biriydi. Yüksek makam sahibi sivil memurlar, yüzlerine dürüstlük, soyluluk anlamı vermeye çabalıyor, bu duyguyu güçlendirmek için de kapağında okunaklı şekilde "Her zaman dürüstlükten yanaydı" yazılı bir kitap tutuyorlardı ellerinde.
Sayfa 109 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Portre #1
Aynı zavallı renkler, aynı zavallı biçem, aynı baştan savmacı, çırpıştırmacı, şişirmece yaklaşım: İnsan değil de sanki bir düzenek eliyle yapılmış şeyler.
Sayfa 79 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Burun
Aslına bakacak olursanız, yukarıda birincisi, ikincisi diye sıralamaya başladığımız şıkları çoğaltıp üçüncüsü,  hatta dördüncüsü diye uzatıp gidebiliriz... Kabul etmek gerekir ki pek çok yerde pek çok anlamsızlıklarla karşılaşıyoruz... Öte yandan, şöyle derinlemesine düşünecek olursanız, apaçık belli ki bu işin içinde bir iş var ve de bütün bunların bir anlamı... Kim ne derse desin dünyada bu türden şeyler oluyor, çok seyrek de olsa oluyor. 
Sayfa 75 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Neva Bulvarı #3
"Dünyanın halleri!" diye düşündüm ertesi gün, Neva Caddesi boyunca yürürken, şu iki küçük olay aklıma gelince "Nasıl da tuhaf, nasıl da anlaşılmaz oyunlar oynuyor alınyazımız bize!" Acaba arzuladığımız bir şeye hiç kavuştuğumuz olmuş mudur... Kavuşmak için var gücümüzü harcadığımız bir şeyi elde ettiğimiz? Galiba bunun tam tersi oluyor hayatta. Kimi, gösterişli atların çektiği şık bir araba için yanıp tutuşur ve yanından hızla geçen arabaların ardından özlemle dilini şaklatırken, kiminin şahane atlar koşulu göz alıcı bir arabası oluyor, ama o neye sahip olduğunun bile farkında olmadan biniyor arabasına. Kiminde şahane bir aşçı, ama iki minik lokmadan başka bir şey giremeyeceği yüzük kadar bir ağız olurken, kiminin hangar gibi bir ağzı oluyor, ama onda da yiyecek kuru ekmekten başka ara ki bulasın!
Sayfa 42 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
147 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.