Mehmet Salih

Mehmet Salih
@SalihCe
instagram @mehmetoren1920
Badgir
Geleneksel bir havalandırma ve soğutma sistemi olan Badgir, Orta Doğu ve Afrika’nın kuzeyindeki farklı ülkelerde yüzyıllardır kullanılmaktadır. Kuzey İran’daki Şahrud’da bulunan Masuda’daki kazılar badgirlerin varlığının milattan önce 4000 yılına kadar uzandığını kanıtlamaktadır. Badgirler, sıcak ve kuru bölgelerde, binalarda insanlara konfor sağlamak için doğayı kullanan pasif soğutma sistemleridir. Temiz havayı alıp aşağı indirerek iç alanları serinletirler. Bazen vantilatör gibi çalışıp zemin katta bulunan avludaki havayı rüzgâr kulesinin tepesine iletirler. climatefuture.xyz/2021/02/08/iran...
Reklam
Sivil Toplum
...her sorunumuzu çözecek olmasa bile sivillik, sivil duruş ve inisiyatif ile sahici temellere sahip bir sivil toplumun, artık küresel hale gelmiş kronik sorunların çözümünde önemli bir işlevi olacaktır. climatefuture.xyz
Gustav Klimt'in Öpücük tablosu
1862’de Avusturya’da doğan Gustav Klimt’e çevirelim gözlerimizi. Klimt’in eserlerinde ana tema kadındır ve eserleri samimi bir erotizm sergiler. Bu yüzden figüratif eserlerinde neredeyse pornografi görüldüğünü iddia eden sanat çevreleri tarafından sergilerden aforoz edilmiştir. Bugünden o güne baktığımızda sanata dair değer yargılarındaki baş döndürücü dönüşümü görmemek mümkün değil. Oysa Klimt ilham aldığı Japon Sanatı’nın doğayla barışıklığı çerçevesinde görmekteydi kadın formunu. Ressamın 1907-1908 senelerinde yaptığı “Öpücük” isimli bu tablo onun Altın Dönemi’nin belki de en önemli eseridir. Klimt 1903 yılında Ravenna’ya yaptığı gezide orada ziyaret ettiği bir Bizans stili kilisedeki mozaiklerden etkilenmiş, mozaik duvar panolarının üzerine düşen ışığın altın kaplamaların üzerinde oluşturduğu oynaşmayla büyülenmiş olmalıdır. climatefuture.xyz

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her Çocuğun Dikili Bir Ağacı Olmalı İyi de her apartmanın önünde veya yanında ağaç yok ki! Olmalı, oldurulmalı. En azından bundan sonra yapılan her bir bina mutlaka belli sayıda ağacı dikmekle zorunlu kılınmalı. Belki de bu sayede dip dibe binalardan kurtarabiliriz şehirlerimizi. Balkonlara çıktıklarında çocuklar yeşil görebilirler, saksılardan başka. climatefuture.xyz/2020/12/31/her-...
Reklam
akıldan mı çıkartmalı seni, kalpten mi? bu sessiz sinemada hep mi acıklı filmler oynar oğlanın hep gönlü zengin, kalbinde sızı. son yazdı. bitmedi. suregen.blogspot.com/2020/03/isk-hen...
Bilsen her gün kaç şerh ekledim suskunluğuma. Kelimeler seğirtip geçiyor, Geçiyor zaman bileklerime. Kahrediyor sözlerim, metalurji ne çok gelişti, Artık hiç eskimiyor prangalar. suregen.blogspot.com/2020/02/ve-sonr...
Leyla varsa, bakarsa, bir gülerse ısınırsın Aşmaya çöl, delmeye dağ, cenge aslan Bulup bir Kızılırmak kenarı ve Divanı Yunus'un Bende dert; Şol Leyla'nın gözleri, akar aman... suregen.blogspot.com/2020/01/kutsal-...
"Tanrım... Can üzülmesin, bir baksan? Kimse üzülmese. Öyle mutlu mesut… Öyle işte. Dilim anca buna dönüyor. Kalbimi bilirsin ki sen. Sen tanrısın." suregen.blogspot.com/...nes-beyaz-go...
Reklam
Tecvitli okuyacağız diye hayatı Karacaoğlan elif diye tozmasın mı? Gezmesin mi peşi sıra, sevmesin mi? suregen.blogspot.com/2020/02/intizar...
"Babalar ellerinde ekmek taşırken yakalanmalı objektiflere öyle değil mi?" suregen.blogspot.com/2020/01/la-lell...
bilirsin, ben bunca aşka aşık dolanırım da bir yüreğine dokunmayı beceremedim ben şimdi kimsesiz, sensiz kaldığımda herşeyi bilip hiçbirşey gülemedim bana bir ninni söyle, dizine yatır da asyadan kaçıp gelen ezgiler söyle kapanınca gözlerim öp onları da dudaklarımdan artakalan dudaklarınla
Burası Dünya Polis Radyosu-Ragıp Duran
"Global medya ideolojisi, ülke, bölge, kültür, siyaset, ideoloji, dil, din ayrımı yapmadan, herkesi bir tornadan çıkmış gibi tek boyutlu,tek düşünceli, tek kültürlü, birbirinin tıpatıp benzeri insanlar haline getirmeye çalışıyor. Kısacası farklı, renkli ve değişik olan kimlikleri, özgün olanları törpülemeyi amaçlıyor.Neredeyse askeri bir düzen düşlüyor. Belki de global medya dünya çapında yayın yapan bir polis radyosu..." "Bilgi Çağı"nın çok bilen ama az düşünen insanlardan biri olmaktan kurtulmanın tek yolu, okuduklarımıza, duyduklarımıza, izlediklerimize hep biraz şüpheci yaklaşmak, sorgulamayı, eleştirmeyi, yani düşünmeyi bırakmamak."
Ayartıcı
Gel, Sınavlara yakın Girelim derslere Evden ve mektepten uzakta Bu bizim olmayan mahallede Bu terbiyesi kıt kopillerle Alıştırma beni sigaraya Sınavlara yakın girelim derslere Gel Bahar geldi diye Kırlara, acemi çiçekleri Çaylak kuşları seyre alıştırma beni Sınavlara yakın Girelim derslere Gel, Sınavlara yakın Bak, hala bildiğimiz birşey yok Çok gencim Çekme beni matinelere Gel sınavlara yakın girelim derslere
Dersimize dönelim. Okumaya devam et. Peki, efendim. Anlaşılmak kadar anlamak da önemlidir. Bütün ideolojilerden daha önemlidir. Çünkü ideolojilerin de anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Yani anlamıyorsan, anlaşılmaktan şikayet etmeye de hakkın yok. Adına ister empati de, ister hemhal olmak, ister diğergamlık... Önce anla, okuduğunu, gördüğünü, duyduğunu... Ki anlaşılmak hakkın olsun. Ama bitmez bununla herşey, çünkü eyleme dökülmeyen düşünce çöpe dökülür. Hareket etmez bir çakıl taşı bile düşünce gücüyle.
Reklam
Kelimelerle arkadaşlık ederek sen seçmiş olmaysın o yalnızlığı! Kelimeler bir beyne, bir kalbe söz olup girebilirse görevini yapmış olmazlar mı? Hakikat, söze, kelimeye ya da bir harfe tenezzül bile etmez çoğu zaman. Şimdi çık sokağa ve hak ettiğine inandığın bir insana gülümse, bir hayvanı okşa. Yalnızlığına ilaç olur belki...
İlk iki diye kelimesi fazla olmuş. Onları silsen! Sileyim tamam da, koca bir yalnızlıktan iki tane diye silersem daha yalnız kalmaz mıyım? Birbirinin tekrarı sekiz harf daha düşecek sonuçta. Bırakın harfler ve kelimeler benimle kalsın.
Anladığını başkası anlamıyor diye, gördüğünü başkası görmüyor diye, sevdiğini başkası sevmiyor diye sitem eden insan, başkalarının anladığını anlamadığının, gördüğünü görmediğinin, sevdiğini sevmediğinin farkında olmalı değil mi? Çünkü herkesin biricik olan hayatı, aynı sütliman denizde ilerlemedi ve asla ilerlemeyecek.
Tanrı Yanılgısı sf. 45
"ABD'nin bir Hristiyan ulusu olarak kurulmadığı gerçeği, 1796'da George Washington döneminde planlanan, 1797'de John Adams'ın imzaladığı, Trablus'la yapılan bir anlaşmanın şartlarında belirtilmişti: Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, hiçbir bağlamda, Hristiyan dini üzerine kurulu olmayıp; aynı zamanda Müslümanların kanunları, dini ya da düzenine karşı kin vasfı taşımaz ve adı geçen eyaletler Müslüman milletlerin hiç biriyle savaş ya da herhangi bir düşmanlık eylemine girişmemiştir. Taraflar tarafından bildirildiği üzere, iki ülke arasındaki süregelen uyum, dinsel fikirlerden ileri gelen bahaneler yüzünden hiçbir şekilde kesintiye uğramayacaktır."